Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası
BEDELLİ ASKERLİK VE KURTULUŞ SAVAŞINDA ANTEP ÖRNEĞİ

BEDELLİ ASKERLİĞE CEVABI KÖYLÜLER VERDİ

 
 

15.11.2011 17:36


Bugünlerde çok tartışılan ve yeniden uygulanmasına karar verilen bedelli askerlik, aslında bir ulusun, ulus olabilmesinin en önemli unsurudur. Vatan ortaksa, onu korumak için herkes ortaklaşa nöbet tutacaktır.

Türk köylüsü, bu gerçeği bir tokat gibi çarpmıştır bedelli isteyen zenginlerin yüzüne…

 

BEDELLİ ASKERLİĞE CEVABI KÖYLÜLER VERDİ

 

1920 Ağustos’unda Antep, henüz Gaziantep değildir. Fransız ablukası altında, hem ortalığı cehenneme çeviren top ateşine, hem açlığa ve susuzluğa, hem hastalığa, hem de bozgunculuğa karşı mücadele etmektedir.

Kentin zenginleri, verecekleri bir para karşılığında kendilerinin şehirden çıkışına izin verilmesi için, Kent Savunma Kurulu’nu ikna etmiştir. Ama köylünün söylenecek sözü vardır.

Bu karara karşı çıktılar ve şu bildiriyi ilan ettiler:

“Biz fakirlerin şu memlekette ne bir tek dikili ağacımız ve ne de servet namına hiçbir şeyimiz yok iken bile vatanımızı müdafaa, daha doğrusu bütün zenginlerimizin hesabına çalışıyor, onların mal ve mülklerini servet ve sematını muhafaza ediyoruz. Yine biz fakirler, kadınlı erkekli, düşman karşısında kanlarımızı akıtırken; zenginlerimiz ailesiyle üç dört katlı kagir binaların zemin katlarında 'hayatlarını sigortaya koymuş gibi' sıcak yemeğinin başında ve yumuşak yataklarının içinde vakit geçirdiklerini görüyoruz. Ve yine onların istirahatlarını temin için geceli gündüzlü cephelerde üzerimize örtecek bir şey bulunmadığı halde yastık yerine tüfeklerimizi başımızın altına koyarak kuru topraklar üzerinde vakit geçiriyoruz. 

Bu ahvalin hepsini bildiğimiz halde yalnız kendimizi şununla aldatıyoruz:

Evet biz fakirler, cephelerde ifayı vazife ediyor isek, onlarda hiç olmazsa bizi bırakıp gitmediler. Belki bizim bu hizmetlerimizi yakından görürler de takdir ederler diye onları içimizde gördükçe daha ziyade cesaret ediyoruz.

Eğer bu zevatı-muhtereme hayatlarından korkup harice çıkar, serveti sayesinde işi gücü ile uğraşır ve biz fakirleri 'her vakit ölüme mahkûm; sırf zenginlerin emval ve eşyasının muhafazası, hayatının idamesi için yaratılmış' ayrıca bir kavim telakki ediyorlarsa ve bizi böyle ateşler içinde bırakıp gideceklerse bizim ne mecburiyetimiz var. Biz onlardan evvel gitmeyi biliriz. Onların canları aziz de bizimki neden olmasın. Onlar ölmek istemiyorlarsa biz neden ölelim. Şu memlekette servet namına düşünecek nemiz var. Hanlar, oteller, kıraathaneler, dükkânlar, mağazalar, köşkler, vesaireler bizim değildir.

Bugün memleketin müdafaası her şeyden büyüktür. Şu halde ne biz, ne de onlar harice çıkamayacaktır. Aksi takdirde silah istimal edeceğimize de (silah bırakacağımıza) emin olunuz...' (Mustafa Nurettin, Gaziantep Müdafaası, İst-1926 s. 174-175… A. Mardonoviç Şamsutdinov, Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı, s: 172-173)

BEDELLİYİ HALKA SORSANIZA

İşte köylünün cevabı… Köylü bu direnişiyle Kurul’un kararını iptal ettirerek sadece yaşlı, hasta ve çocukların kent dışına çıkışına izin vermiş ve bu ortak direnişle Antep, Gaziantep olmuştur.

Bakınız o köylü ki, bu cevabı verdiğinde henüz tam olarak oturmuş bir ulus bilinci yoktu, ağalar, Bey’ler vardı; yani feodal bir toplumdu. Ona rağmen ayrımcılığı reddetti, eşitlik istedi ve bunu direnişiyle sağladı.

Şimdi ise kimse ağanın, beyin marabası, sultanın kulu değil; cumhuriyetin eşit yurttaşıdır. Bu uygulama toplumu sınıflara, kastlara bölen, eşitsizlik yaratan bir uygulamadır.

Gariptir ki, bu uygulamanın en ateşli savunucuları, ağzında eşitliği, “statükoya” karşı mücadeleyi düşürmeyen liberaller ve iktidar yandaşlarıdır. Seçim zamanı bir çuval makarna ve bulgurla o köylünün kapısına gidenler; bir torbaya doldurulmuş 30-40 maddeyi, içinde ne olduğunu bile anlatmadan bedava kömür desteğiyle referanduma götürenler; yürekleri yetiyorsa bedelli askerlik yasasını da halka sorsunlar. Köylüye, asgari ücretli işçiye sorsunlar da alsınlar boylarının ölçüsünü.

Ve bu halk da eşitlik diye ağzından salyalar saçarak cumhuriyete, Atatürk’e saldıran o liberallerin, aslında hangi “eşitlikten” yana olduğunu görsün. Görsün de girmesin o makarna çuvalının içine… eşitliğini dayatsın…

Mehmet Yiğittürk

Odatv.com

  
2277 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam119
Toplam Ziyaret1261905
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Üyelik Girişi