ASIL SALDIRININ MEDYA MERKEZLERİNDEN YAPILDIĞI NE ZAMAN GÖRÜLECEK MEHMET YİĞİTTÜRK: ASIL SALDIRININ MEDYA MERKEZLERİNDEN YAPILDIĞI NE ZAMAN GÖRÜLECEK 20.10.2011 07:48 Terörle mücadelede “1990 öncesine döndük” denildiği zaman bazıları cahilce, bazıları ise ahlaksızca o yıllardaki mücadeleyi kanunsuzlukla suçluyor, bütün bir terörle mücadele dönemini faili meçhullerle itham ederek lekeliyordu. Yorum yapmak için televizyona çıkarak, yaşanan terör olaylarını “Silivri-Kandil-İmralı irtibatı” veya “Ergenekon yaptı” gibi ancak ahmakları inandıracak kolaycı ve siyasi çıkar amaçlı yalanlar sıraladılar. İşte Hakkâri’deki 24 şehidin sorumluluğu onların da omzundadır. Terörün ne olduğunu bilmeyen, kamuoyunu ve siyasi iktidarı yanlış bilgilendirenlerin ellerindedir o şehitlerin kanı. Her olayda, “komutanlar hatalı mı” veya “özellikle destek göndermediler” veya “askerlerimizi kendimiz öldürdük” diye alçakça manşetler atarak komutanları, orduyu hedef gösterenlerin ellerindedir bu kan… Bu saldırılar o kadar yoğunlaştı ki, askerlerin eli kolu bağlandı ve asker en küçük bir riski alamaz hale getirilmeye çalışıldı. Türk askerine en büyük saldırı Hakkâri’de değil Ankara ve İstanbul’daki basın plazalarında yapıldı. Dağda yenilmeyen askerin bileği oralarda büküldü. Savcılar birlikleri basıp kepçelerle terörist cesetleri aradılar ve bunlar gazete sayfalarını doldurdu. Bilgi ve tecrübe ile doldurulması gereken yerler politik çıkar amaçlı kara propaganda ile dolduruldu. 1990’lı yıllarda da bölgede 200-300 kişilik gruplar dolaşır, aynı anda birden fazla birliğe saldırılar düzenlenirdi. Ama o zamanlar askerlerimize bir de Ankara’da ve İstanbul’daki medya plazalarında saldırmazlardı. O gruplar aynı şekilde halkı da galeyana getirmeye çalışır, ağır silahlar kullanırlardı. Ama hiç böylesine ağır ve sık sık kayıplar verdiremezlerdi. Üstelik 1992’de mesela, askerin elindeki teknoloji de şimdiki gibi değildi. 1992 Irak operasyonunda Türk askeri elindeki bugüne göre daha kısıtlı imkânlarla adeta tarih yazmıştır. O 20 yaşındaki çocuk ve eline kelepçe vurulmamış komutanı yazmıştır tarihi… Ta ki, siyaset araya girip sözde ateşkesler ilan edilinceye ve örgütün yeniden toplanmasına izin verilinceye kadar… Açılımlar, müzakereler, protokoller arasında ve bütün bu terörle mücadele yılları sonunda askerlerin adeta suçlu ilan edilmesiyle geldiğimiz nokta şudur: Cumhurbaşkanı bile Hakkâri’ye gizlice gitti, onun gidişi basına yansıtılıp üç gün boyunca manşetleri doldurduktan sonra, aynı yerlere teröristler geldi. Bölgeden gelen ilk haberlere göre 24 şehit 22 yaralı var, yaralıların bazıları ağır… Aynı anda üç farklı birliğe birden saldırıldı. Ankara’da ise zirve toplantıları yapılmaya ve kararlılık mesajları verilmeye başlandı bile… PKK temsilcileri ile müzakere için özel temsilcisini gönderen, açılımlar başlatan pek Sayın Başbakan da Kazakistan gezisini iptal etti. Toplantı yapacak… Saldırı 19 Ekim 2011’de yapıldı. Hatırlarsınız, 19 Ekim 2009’da açılım politikalarının ilk ürünleri Habur kapısından giriş yaptılar. Barış mesajları arasında, kurulan çadır mahkemelerin önünden adeta birkaç dakikada geçerek, binlerce insanla beraber adeta miting yaptılar. Aradan geçen zamanda çok sözler verildi, çok askerler tutuklandı, çok politikalar değişti, çok müzakereler yapıldı. Bugün yine 19 Ekim, şehit tabutları geliyor. Soruyorum, şehitlerin katilleri aslında kim? Mehmet Yiğittürk Odatv.com |
2093 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |