Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası
Devlet, eğitim sigortasını zorunlu hale getirsin

Devlet, eğitim sigortasını zorunlu hale getirsin

Devlet, eğitim sigortasını zorunlu hale getirsin

e-PostaYazdırPDF

Türkiye’de 20 milyon öğrenci ve 25 - 30 milyon veli olduğunu ifade eden Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü, sigorta sektörünün bu potansiyeli yeterince değerlendiremediğini söyledi. Güçlü, eğitim sigortasının tıpkı trafik sigortası veya DASK gibi zorunlu hale getirilmesi gerektiğini savundu.

 

 

 

 

Eğitim Sigortası dosyasına geçen ay kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu kez konuyu eğitim konusunda Türkiye’nin en yetkin isimlerinden eğitim uzmanı ve Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü ile tartıştık. Güçlü eğitim sigortası konusunun yıllardır tartışıldığını ama ne eğitim kurumlarının ne de sigorta şirketlerinin gerekli adımları atmamasından şikayetçi. Güçlü’ye göre eğitim sigortaları ailelere doğru bir şekilde anlatılabilirse kesinlikle bu ürünü satın alacaklar. Çocukların ailelerin en değerli varlıkları olduğunu söyleyen Güçlü, insanların evlerini, arabalarını, cep telefonlarını hatta güneş gözlüklerini sigortalattığı bir dönemde eğitim sigortalarının bu kadar geri bir planda kalmasını anlayamadığını belirtiyor. Güçlü, eğitim sigortalarının gelişememesinin sorumlusu olarak belli bir noktaya kadar sigorta şirketlerini sorumlu tutuyor. Güçlü, sigortacıların eğitim sektörüne gereken önemi göstermediklerini düşünüyor. Nüfusu 75 milyon olan Türkiye’de 20 milyon öğrenci ve 25 - 30 milyon veli olduğunun altını çizen Güçlü 45 - 50 milyonu yakından ilgilendiren bu sektör hakkında sigortacılar kafa yorduğu takdirde çok büyük geri dönüş alabileceklerini düşünüyor. Abbas Güçlü’ye göre büyümek zorunda olan sigorta sektörü eğitim dünyasını er ya da geç fark etmek zorunda kalacak.

Türkiye’de özel okulların sayısı arttıkça eğitim de daha pahalı bir hâl alıyor, aileler çocuklarını maddi durumu çok iyi olmasa da özel okula göndermeye çalışıyorlar… 
Aslında özel okulların payı dışarıdan bakıldığı zaman çok yüksekmiş gibi gözüküyor. Ama gerçek rakamlar sizi şaşırtabilir. Özel ilk-orta dereceli okulların eğitimdeki payı yüzde 1.5. Üniversite ise yüzde 7 - 8’lerde, yüzde 10 bile değil. Ama yine de yüzde 10 da, 20 milyon öğrenci içerisinde 2 milyon eder ki, büyük bir oran. 
Türkiye’nin harcamalarına baktığımız zaman; yazlık - kışlık ev, araba sahibi nüfusa baktığımız zaman, özel eğitim kurumlarında okuyan öğrenci sayısının daha yüksek olmasını bekliyorsunuz… Türkiye her şeye para harcıyor ama eğitime para harcamıyor.

Eğitim sigortaları açısından da durum pek parlak değil…
Sigortacılık açısından baktığınız zaman da sigortacılığın hemen her sektöre girdiğini, ama eğitimde sigortacılık etkinliklerinin çok zayıf olduğunu görüyoruz. Hâlbuki olası ekonomik krizlerde özel okullardaki veliler ve öğrenciler en büyük sıkıntıyı yaşıyorlar. Çünkü bir krizle karşılaşan aile çocuğunu özel okuldan almak zorunda kalıyor. Okuduğu özel okulu bırakan çocuğu da bir daha toparlayamıyorsunuz. Çünkü özel okul koşullarına alışan bir öğrenciyi tekrar devlet okuluna götürdüğünüz zaman moral açısından çok büyük sıkıntılar çekiyor.

Yıllardır Türkiye’de eğitim konusunda meşhur bir isimsiniz. İnsanların, okurlarınızın aklına eğitim konusunda hangi soru gelirse gelsin eminiz ki size danışıyorlardır… Hiç eğitim sigortasını gündemine alan bir veli ya da bir okul konuyla ilgili size danıştı mı?
Hayır, sorun da burada… Ben yazdım bunu, defalarca dile getirdim. Toplantılarda sigorta konusu açıldığı zaman anlattım. Sigortanın zorunlu hale getirilmesi, özellikle özel okullarda zorunlu hale getirilmesini önerdim. Çünkü herkesin başına bir kaza gelebilir. Bir kaza ya da bir iflas durumunda çocukların geleceğinin sekteye uğramaması için sigorta sisteminin geliştirilmesinde yarar var. Bunu özellikle vakıf üniversitelerine önermiştim. Ödenecek primler çok büyük paralar değil. 500 bin liralık bir arabanın sigortası birkaç bin liraysa öğrenim sigortaları da taş çatlasın 1.000 liraya yapılabilir. 30 bin lira veren bin lira daha verir. Hiç olmazsa velinin kafasındaki ‘işimi kaybedersem ne olur, şu olursa ne olur’ gibi korkuların önüne geçilmiş olur. Konuyla ilgili avantajlar sunulabilir. Konu eğitim olduğu için daha masum paketler oluşturulur, devlet vergi almayabilir, sigortacıların kazancı daha düşük bir noktaya getirilebilir. Eğer bütün bunlar sağlanırsa yükseköğretimde özel okullara olan talep de artacaktır. Komünist ülkelerde bile özel okulların oranı Türkiye’dekinden daha yüksek. Türkiye’de özel okulların payının bu kadar düşük olmasının sebebi, insanların gözünün korkuyor olması. Milyonerler bile eğer ticaret yapıyorlarsa ‘ya işim bozulursa’ diye düşünüyorlar. Ama eğitim sigortası gelişirse o zaman çok daha rahatlıkla çocuklarını özel okullara gönderebilirler. 
Benim burada kızdığım şu; arabanızı sigorta ettiriyorsunuz, evinizi hatta aldığınız saati, cep telefonunu sigorta ettiriyorsunuz… Ee, yani sizin için en değerli şey olan çocuğunuzun geleceğini niye sigorta ettirmiyorsunuz!

Eğitim sigortasının gelişmemesi kimin suçu?
Bence bu sigortacıların beceriksizliği, yeni pazarlar konusunda yeterince girişken olmamalarından kaynaklanıyor. Belki bu konuda şunu diyebilirler: ‘Bu konuda deneyim sahibiyiz, birkaç banka bu işe girdi, birkaç sigorta şirketi bu işe girdi. Geri dönüşü olmadı.’
O zaman ben de derim ki; “Hangi iş çok kolay bir şekilde hemen ilk başladığı yıllarda başarıya ulaşır ki?’ 
Bu konuda ısrarla üzerine gidiliyor olsaydı, bu konuda iyi bir kamuoyu oluşturuluyor olsaydı çoktan eğitim sigortaları işinde yol alınmış olurdu. Hatta konuyla ilgili yasa çıkartılabilirdi. Bu konuda neden yasa çıkartılmasın… Eğitim sigortasına yasa ile zorunluluk getirilebilir.

Kaldı ki sadece çocukları özel okullarda okuyan aileler için değil, devlet okullarında okuyan çocuklar için de ürünler geliştirilebilir…
Onlar için de farklı sigorta poliçeleri geliştirilebilirdi. Okula gittiği sürece sağlık sigortası kapsamına alınabilirdi. Özel bir öğrenci paketi yapılabilir, o özel öğrenci paketi içerisinde sahip olduğu sağlıkla ilgili sigortaya ilave olarak ek teminat verilebilir. 
Okulda yediği yemekten kaldığı derse, kazanamadığı sınavlara kadar sigorta edilebilir. Yapılabilecek çok işler var. Oturulup kafa yorulsa geliştirilebilir, farklı ürünler oluşturulabilir. Yeter ki sigortacılar eğitim sektörünü ciddiye alsınlar…

 

ÖZEL OKULA GİTMENİN MALİYETİ 1.3 MİLYON DOLAR

Türkiye’deki devlet okulunda okuyan bir öğrencinin maliyetiyle özel okulda okuyan öğrencinin maliyeti arasında fark ne kadar?                                

Biz bu konuda çok çalışmalar yaptık. İlkokulda başlayıp üniversiteyi bitirinceye kadar taş çatlasın 100 bin lirayı geçmez. Yani ortalama 30 - 40 bin lira, o da ağırlıklı olarak üniversitede harcanan para. Özel okul içinse, anaokulundan itibaren özel okula gidip, yıllık enflasyonu da dikkate aldığınız zaman üniversiteyi bitirdiğinizde 1 milyon 300 bin dolar. Büyük bir para…

Avrupa ülkelerine baktığımızda eğitim harcamaları konusunda ne söyleyebiliriz?
Ülkeden ülkeye fark gösteren bir konu. Bizdeki özel okul paraları Avrupa’daki pek çok ülkenin eğitim masraflarını geride bıraktı. Bizde özel üniversiteler, vakıf üniversiteleri herkes tarafından özel üniversite olarak algılanıyor. Kolej fiyatları pek çok ülkedeki eğitim masraflarını çok geride bıraktı. 
Eğitim Almanya’da Fransa’da ücretsizdir. İngiltere’de paralıdır. Ama orada da buradaki kadar pahalı değil. Bizde öğrenim ücretleri çok yüksek. Düşük olanlar da var ama düşük olanı da veli tercih etmiyor.
Tabii bir de bizde ücretlerin artış hızları çok fazla. Örneğin İngiltere’de 10 yıl önce neyse fiyat yine odur. Ama ben hatırlıyorum, ‘Robert Lisesi’nin yıllığı 1 milyar oldu’ diye haber yapmıştık. Robert Kolej’in bu seneki öğrenim ücreti 50 bin lira. Bu sene 50 bin, seneye ne kadar olacağı belli değil. Yıllık eğitim ücreti 20 - 25 yılda 1.000 liradan 50 bin liraya yükseldi.

Okullar istedikleri kadar zam yapabiliyorlar mı, yoksa bununla ilgili bir düzenleme var mı?
Bu konuda bir mecburiyet yok. Okullar enflasyon oranı kadar da zam yapabilir daha fazlasını da… Tamamen arz - talep dengesi içinde cereyan ediyor.

Öğrencinin maddi sebeplerle okulunu bırakması gibi durumlarla karşılaşıyor musunuz? Size böyle örnekler geliyor mu?
Tabii, hem de çok var. Ekonomik krizlerde ilk darbeyi özel okullar yiyor. Mesela bu sene özellikle üniversitelerde kontenjanlar boş kaldı. Yüzde 75’e, yüzde 100’e varan burslar veriyorlar. Üniversite kurmak için herkes çok büyük paralar harcıyor. Bu yüzden kolayca ‘Hadi öğrenci yok, kapıya kilit vurayım’ diyemiyorlar. Sistemi yaşatmak için ya burs veriyorsunuz ya başka kaynaklara yöneliyorsunuz.

 

ÖZEL OKULLAR DA PRİM ÖDEYEBİLİR                                                                                              

Hâlbuki burada bir sigorta sistemi geliştirilse ben eminim ki özel okulların hepsi sigorta bedelinin yarısını seve seve ödeyeceklerdir. Çünkü öğrenci o kurumdaki eğitimini yarıda bırakınca en çok etkilenen yine kurum oluyor. Bu nedenle eğitim sigortası konusunda ortak bir sistem geliştirilebilir. Primin yarısını okul ödesin, yarısını da veli ödesin. Hatta üniversite masraflarının bir kısmını devlet de paylaşabilir. Eğitim yükü, devletin de sırtında bir kambur. Yarının ne getireceği hiç belli olmaz. Kriz olduğunda baba, özel okula giden çocuğunu devlet okuluna vermek zorunda kalabilir. Bu durumun devlete maliyeti, sigorta priminden çok daha fazla olacak, o yüzden devlet buna sıcak bakabilir. Devlet katkısı olabilir.

Sigorta şirketleri eğitim sigortasına talebi artırmak için ne yapmalılar?
Yazın kayıtların en yoğun olduğu dönemdi. İlkokuldan üniversiteye kadar yılda 5 milyon öğrenci kayıt yaptırıyor. Bu dönemde eğitim sigortasıyla ilgili tek bir ilan görmedim.
Sigortacılar eğitim sektörünü henüz keşfedemediler. Sadece sigortacılar değil medya da keşfedemedi. Yüzlerce televizyon kanalı var, ama eğitimle ilgili bir tane program yok.


Sigorta şirketleri velilere bu sigortayı nasıl sunabilir?
‘Arabanıza sigorta yaptırıyorsunuz, çocuğunuzun eğitimi için de sigorta yaptırın’ demeliler. Ben eğer sigortacı olsaydım, eğitimin önemini bilen bir insan olarak, bu piyasaya bin defa girerdim ve çok da iyi paralar kazanırdım.
Bu röportaj esnasında sigortacılara iki ciddi öneri sundunuz. Birincisi ‘eğitim sigortasını sadece aileler yaptırmasın, devlet ve üniversiteler de bu sigortaya ortak olsun’ dediniz. İkincisi de kayıt dönemlerinde sigortacıların bu konunun üzerine özellikle düşmeleri gerektiğini söylediniz…
Nüfusun dörtte üçü bu eğitim sektörü ile alakalı. 20 milyon öğrenci, 30 milyon da veli var. Herkesin bir yakını eğitim görüyor. Böyle bir sektör nasıl gözden kaçıyor anlamış değilim. Bana bugüne kadar pek çok sigorta teklifi geldi. Ama eğitim sigortasıyla ilgili hiç kapımı çalan olmadı. İki çocuğumu okuturken, sigorta poliçesi gelseydi sıcak bakardım. Çocuklarımıza sağlık sigortası yaptırıyoruz, eğitim sigortası neden yaptırmayalım…
İnsanların işlerini kaybetmesi üzücü bir hadise ama daha kötü şeyler de olabilir. Çocuk anne-babasını bir trafik kazasında kaybedebilir. Zaten hayatı kararan çocuk bir de eğitim hayatına da devam edemezse bu çocuk için tam bir felaket olur…
Anne-babaların en büyük varlığı çocuklarıdır. Anne-babalar ‘başıma bir şey gelirse çocuğuma ne olur’ diye hep endişelenirler. Eğer eğitim sigortası iyi anlatılırsa her anne-baba, çocuğuna eğitim sigortası yaptırır. Her koşulda bilir ki o çocuğun eğitimi yarım kalmayacak, sonuna kadar gidecek. Ama sigorta şirketleri güven vermiyor.

Aslında ebeveynlerin de bakış açısı biraz şu: ‘İyi kötü çocuklarıma bir şeyler bırakacağım. Başıma bir şey gelirse de çocuklar başının çaresine bakacaklar…’
Bu sadece parasal bir konu değil. Ben yıllarca çok düşük maaşlar alırken de maaşımın bir kısmıyla çocuklara sigorta yaptırdık. O zaman sigortacılar geldi, beni kandırdılar. Bir 8 - 10 yıl sonra o paralar iade edildi. Öderken o para benim maaşımın çok ciddi bir kısmıydı ama geri verirken maaşıma oranla küçük bir paraydı.

Demek ki geçen zaman içinde sizin maaşınız çok yükselmiş (!)
Hayır, o günün koşullarında gerçekten küçük bir para ödendi. Ben her zaman şuna bakarım: O gün o parayla kaç tane ekmek alınır ya da çeyrek altın alınır… Baktığınızda 10 dolar alıyor geri öderken size 2 dolar veriyor. Sigortacılara sorarsanız 10 dolar alıp 50 dolar ödüyorlar… Yok öyle bir şey… Burada bir garanti verilmeli.
Eğitim sigortası konusuna geri dönecek olursak, tabii bu ülkede cumhurbaşkanından köy muhtarına kadar eğitime kimse kafa yormadığı için, sigortacıların kafa yormaması da beni şaşırtmıyor. Ama burada para kazanabilirler. Büyümeleri gerekiyor. Ticari açıdan baktığınız zaman da ilgi çekici bir alan. Ben eğer sigortacı olsam, eğitimin de önemini bilen bir insan olarak bu piyasaya bin defa girerdim çok da iyi para kazanırdım.

20 milyon öğrenciden kaçı sigortalıdır?
Bin tanede bir kişi bile çıkmaz. Bunun kabahatlisi veli ya da öğrenci değil, sigorta şirketleridir. Elinde bir ürün varsa bunu satamayan sigorta şirketidir. Bu ürünü geliştiremeyen yine sigorta şirketleridir.

Başka ülkelerle Türkiye’yi kıyasladığımızda eğitim sigortası eksikliklerimiz neler?
Almanya’da sigorta belki satmayabilir. Ama orada istikrar ve devlet garantisi var. Okula gidememe gibi bir sorun yok. Ama bizim ülkemizde bu büyük bir sorun. Bizim gibi ülkelerde, sigortacıların daha fazla iş yapıyor olması lazım. Aslında Türkiye sigortaya yabancı değil. Arabalarımıza gözümüz gibi baktığımız için, gidip gönüllü kasko yaptırıyoruz. Arabalara kendimizden iyi bakıyoruz, arabadan bir ses gelse hemen kontrole götürüyoruz. Arabasını, evini sigorta ettiren bir sistem en başta çocuğuyla ilgili bu adımı atmalıdır.
40 tane alanı zorunlu sigorta kapsamına alan devlet, eğitimi de zorunlu sigorta kapsamına almalıdır. Devlet okulundakileri devlet kendisi yaptırabilir, özel okullardakileri veliler ve okullar sigortalayabilir, işyerlerine çocukları okula giden çalışanların çocuklarının eğitim sigortası primlerini ödemeyi zorunlu hale getirebilir… Bu konuda da hiç kimse hayır demez.
Alışagelmiş sistemin dışında müşteri profilleri yaratılmıyor. Sigortacılık, sektör olarak en önemli sektörlerden biri. Futbolcunun sigortası yapılıyor ama öğretmenin sigortası yapılmıyor. Öğretmenler arasında işsizlik bir sorun. Özel okula yeni başlayan öğretmenleri bir yıl sonra kapıya koyuyorlar. Onlara da işsiz kaldıkları zaman maaş sağlanabilir. Devlet, eğitimi, zorunlu sigorta kapsamına aldırmalıdır.

Ekonomik kriz, vakıf okullarına yönelimi azaltıyor mu?
Özel öğretim kurumlarının sayısı çok artmıyor. Kontenjanların çoğu boş kalıyor, bunun nedeni ise ekonomik kriz. İnsanların cebinde para olsa özel okullara koşa koşa giderler. Özel okulları ve vakıf üniversitelerini bırakan öğrenci sayısı diğer yıllara oranla giderek artıyor. Bunun nedeni ekonomik sıkıntılar. Ekonomik sıkıntılar bir şekilde garanti altına alınırsa, sigorta kapsamına alınırsa hiç kimse çocuğunu, vakıf üniversitelerinden veya özel okullardan almak zorunda kalmaz. Velinin ve öğrencinin eğitim hayatını aksatmayacak bir sigorta sistemi geliştirilmelidir. Bu iyi anlatılıp sunulursa, devlet ve veli üzerindeki kambur azalır ve sigortacılar hiçbir alanda yakalayamayacağı kadar müşteri yakalayabilir.

 


'ARABAYA VE EVE ZORUNLU SİGORTA VAR AMA EĞİTİME YOK'

"Çocuğun eğitim hayatının yarıda kalmaması için eğitim sigortasının zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Nasıl yurtdışına gittiğiniz zaman sigorta zorunluluğu varsa, burada da bir öğrenci özel okula başladığı anda zorunlu sigorta yaptırılması gerekiyor. Velilerin özel okullara verdikleri para yanında sigorta bedeli çok önemli değil. Üstelik çocuğunun eğitim hayatı garanti altına alınmış olur. Arabayı - evi zorunlu sigorta ettiriyoruz, pek çok şeyi sigorta ettiriyoruz ama çocuklarımızın geleceğini sigorta ettirmiyoruz. Bunu anlamak mümkün değil. Bunun kabahati, sorumlusu, kesinlikle sigortacılardır. Kabahatleri, eğitim sektörünü yeterince ciddiye almamalarıdır. Aslında onlara en büyük açılımı bu sektör sağlar." 


‘SİGORTA ŞİRKETLERİ GÜVEN VERMELİ’

 "Mesela ben 30 yıldır sigortacılarla iç içeyim. Hep ‘onu yapacağız, şunu yapacağız’ derler. Sonra sigortacılık kanunu değişir. ‘Yapacağız’ dedikleri şeyleri yapmazlar. Zikzak çizerler...

‘Maaş bağlayacağız’ derler maaş bağlamazlar. 30 yıldır sigorta şirketlerine prim ödeyen birisi olarak ben de sigorta şirketlerine çok güvenemiyorum. Bugün yatırdığım para 10 sene sonra ne olacak, ya da bugünkü yasa yarın ne olacak, bilemiyorum. Sigortacılık Türkiye’de daha yeterince güven kazanmadı. Hâlbuki güvene dayalı bir sistem. Poliçe sahiplerini düşünmeleri gerekiyor. Ben çok düşündüklerine inanmıyorum. Ben yıllarca aynı sigorta şirketiyle çalıştım. Sonra bir sabah kalktım, o sigorta şirketi satılmış, adı değişmiş, her şeyi değişmiş. 10 yıl sonra maaş alacağım diye beklerken 9 buçuk yılın sonunda ‘siz paranızı alın 10 yıldan sonra paranız kaybolur’, şu olur bu olur dediler. Sonra da paranın bir kısmını verdiler, bir kısmını vermediler. O kadar karmaşık bir sistem ki güven duyamıyorsunuz. 30 yıldır prim ödeyen biri olarak benim 10 defa emekli olmam gerekirdi."

 

  
2054 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam72
Toplam Ziyaret1261858
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Üyelik Girişi