Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası
Cahit Kayra: "Bugün yaşıyorsak Varlık Vergisi sayesinde"

  

Cahit Kayra: "Bugün yaşıyorsak Varlık Vergisi sayesinde"

 

02.03.2013 15:59

http://www.odatv.com/n.php?n=bugun-yasiyorsak-varlik-vergisi-sayesinde--0203131200

Cahit Kayra.

1917 doğumlu.

Üç yıllık maliye müfettiş muavinliğinin ardından 1941’de maliye müfettişi olmuş, 1942 ortalarında hazırlanan ve yürürlüğe giren Varlık Vergisi uygulamalarını düzenleyen bakanlığın üst kurulunda yardımcı olarak yer almış bir isim. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan ve Varlık Vergisi çalışmalarına katılmış en genç müfettiş olan Cahit Kayra tarafından kaleme alınan “Savaş Türkiye ve Varlık Vergisi” adlı kitap geçtiğimiz günlerde 3. baskısını yaptı.

Eski İstanbul Defterdarı Faik Ökten’in “Varlık Vergisi Gerçeği”kitabındaki iddialara cevap veren ve uygulamayla ilgili gözden kaçırılan pek çok gerçeğe ışık tutan kitabın genişletilmiş baskısında, medyada kitaba yapılan tepkiler ve bu tepkilere verilen cevaplar yer alıyor.

“Varlık Vergisi’ni tartışırken o dönemde Türkiye’nin durumunu ve savaş şartlarını hatırlamak gerekir” diyen Kayra, “Bu savaşta sadece Varlık Vergisi mükelleflerinden zorla para alınmadı. Köylüden de alındı. Milyon asker hudutlarda yıllarca bekledi. Binlerle genç kömür ocağında zorla çalıştırıldı. Askerler öldü. Gençler öldü ama, Türkiye ayakta kaldı” sözleriyle uygulamanın mecburi olduğuna dikkat çekiyor. Gazeteci Şenol Çarık'ın Kayra’yla söyleşisi geçtiğimiz hafta Bağımsız dergisinde yayınlandı. 

Kayra'ya sorulan sorular ve yanıtları şöyle:

-Varlık Vergisi konusu son dönemde yeniden sıkça tartışılır hale geldi. Nitekim geçtiğimiz günlerde İlber Ortaylı ve Mehmet Barlas’la birlikte NTV’de bu konuyu tartıştınız. Sizce bu konu son dönemde neden yeniden gündeme geldi?

Bence bu rastgele bir şey değil, bu bir yatırım. Böyle bir konuyu canlı tutmakta yarar görüyorlar.

“KARALAMALARDAN HÜZÜN VE EZA DUYUYORUM”

-İkinci Dünya Savaşı’nın ortamını, koşullarını ve olaylarını yaşamış çok az insan bugün hayatta. Siz de Varlık Vergisi’ni yaşayan sonuncu Maliye Müfettişisiniz. Bu konuda Tarihçi Kitabevi’nden çıkan “Savaş Türkiye Varlık Vergisi” adlı bir kitabınız var. Biraz kitabınızdan bahsedelim istersiniz. Bu çalışmayı hazırlama serüveninizi anlatır mısınız?

Bu sorun ortaya atıldıktan ve tartışılmaya başlandıktan sonra yakından tanıdığım kişiler tarafından bir uyarı aldım. Kendim de dikkat ediyordum. Ve bir anlamda onların da uyarısıyla böyle bir çalışma yapmayı gerekli gördüm. Günümüzde o çalışmaya katılan müfettişlerden hiçbiri hayatta değil. Ben yaşamımın sonuna geldim. Ama bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde haklı umutlarla bağlandığımız Kemalist ideallerin hoyrat ellerde hırpalandığını görmekten hüzün ve ezâ duyuyorum. Varlık Vergisi konusunda o dönemi yaşamamış, o dönemi bilmeyen, anlamayan, belki de kasıtlı olarak anlamaz görünen insanlar tarafından yanlış ve haksız yere eleştirilmesini hoş görmek gibi bir hakkım olmadığını düşünüyorum. 

 

-Tarihimizle yüzleşmek adı altında birçok çalışma ortaya atılıyor. Varlık Vergisi konusu da biraz böyle değil mi, siz nasıl yorumluyorsunuz bunları?

 Tarihimizle yüzleşmek tabi iyi bir şeydir ama, bu Varlık Vergisi’nin kurcalanması tarihimizle yüzleşmek değil, tarihimizi özellikle de geçmiş yönetimleri kötülemek şeklinde oluyor.

 

- 11 Kasım 1942’de çıkarılan 4305 Sayılı Varlık Vergisi kanununun içeriğinden söz edebilir misin biraz?

Belli ölçülerde devlet ciddi bir finansmana ihtiyaç duyuyordu. Bu finansmanı sağlayacak kaynaklar da nelerse varlık vergisi onlardan alınmıştır. Kimin varlığı varsa ondan alınmıştır. Yani varlığı olmayanlardan alınmamıştır.

1939’da İkinci Dünya Savaşı başladı. Türkiye bu savaşa girmemeye çalıştı. Fakat bir gün savaşa girmek zorunda kalınabileceği veya yabancı kuvvetlerin ülkeyi işgal edebileceği endişesiyle 7 yıl süreyle sınırlarda 1 milyon askeri konuşlandırmak, beslemek zorunda kaldı. O yıllarda nüfusumuz 18 milyondu. Askere gidebilecek yaklaşık 4 milyon erkeğin 1 milyonu sınırlara gönderilmişti. 1 milyon insanı beslemek, sınırlarda tutmak büyük masraftı. Devletin 1939’da 390 milyon TL olan bütçe harcaması 1942’de 900 milyon TL’ye çıkmıştı. Katlanan harcamaları karşılamak için vergi toplanamadığından önce piyasaya para sürüldü. Dolaşımdaki banknot 1939’da 300 milyon TL dolayında iken 1942’de 800 milyon TL dolayına çıkarıldı. Piyasaya banknot sürüldükçe fiyatlar arttı. Enflasyon iki katına çıktı.

“ÇİFTE STANDART YAPILMADI”

 

-Uygulamada gayrimüslimlere, azınlıklara yönelik haksızlıklar, çifte standart uygulandığı fikrine katılıyor musunuz?

Az önceki sorunuzun devamı aslında bu. Bu yanlış bir şey. Kanunda böyle bir şey yok! Mehmet İzbey ve bazı arkadaşlar böyle bir ayrıma gitti. Tahakkuk rakamları üzerinde duruyoruz ama tahsilat çok daha önemliydi. Verginin yüzde 20-25’i tahsil edilememiştir. Biz biliyoruz ki, Türkler vergilerinin tamamını verdiler.

Ben o zaman Maliye Müfettişiyim. Maliye Bakanlığı, gelir kurumlar vergisi düzenini kuracak, aşırı kazançları kontrol edecek, itirazlar gelecek, itirazlar gidecek. Bu durumda Maliye Bakanlığı getirdi Varlık Vergisi’ni. O zamanki İstanbul, küçük bir sosyetedir, herkes birbirinin ne kadar zengin olup olmadığını bilir. Buna dayanarak zenginlerden, hatta herkesten vergi alınacak dendi.

Asıl kıstas kimlerin zengin olduğuydu. Ki dediğim gibi zaten kimlerin zengin olduğu biliniyordu. Ben diyorum ki, bunlar belirlenirken ayrıcalık yapılmadı.

Varlık Vergisi dediğimiz şey, acele kimde para varsa, kimin varlığı varsa ondan para almak istiyoruz.

Ayrıntılara ve rakamlara kitabımda da değindim. Ticaret Odası’nın kayıtlarındaki işadamlarının yüzde 87’si azınlık ve yabancı. Onlardan da alındı Varlık Vergisi. Gayet tabi, kimden alınacaktı ki? 

 

 

“KÖYLÜDEN ‘YOKLUK VERGİSİ’ ALDIK!”

 

-İkinci Dünya Savaşı koşullarının ekonomimizi dar boğaza sokması bu kanunun yürürlüğe girmesine yol açtığını belirttiniz. Peki, sizce Varlık Vergisi'nin uygulanmasından başka çıkar yolu yok muydu?

Yoktu! Evet, yoktu bu kadar basit. O kadar yoktu ki peşinden gittik köylüden de aldık. Varlıksız insanlardan da aldık. O Varlık Vergisi’ydi, bu ‘Yokluk Vergisi’. Köylüden ‘Yokluk Vergisi’ aldık!

 

-Bazı yazarlar Varlık Vergisi’ne niteliğine veren davranışın ırkçılık olduğunu belirtiyorlar. Siz bu yoruma ilişkin neler söylemek istersiniz? Sizce niteliği neydi?

Hayır, ırkçı değildi. O dönemin Başbakanı olan Rüştü Saraçoğlu’nun bu konuda söylediği siyasi nitelikte bazı sözler var. Bunlar siyasi sözlerdir. Savaş içerisindeydik, savaş içerisinde böyle bir hareket yapıldığı zaman insanlara moral güç vermek için söylenmiş sözlerdi bunlar. Ortada bir şey var. İstanbul’da yüz binlerce yabancı var, azınlık var. Türkler de var. Hepsinden alınıyor vergi. Yani Yahudi'den alınıyor da, Ermeni'den Türk’ten veya diğerlerinden alınmıyor değil. Hepsinden alınıyor. 

 

-Yılmaz Karakoyunlu’nun sinemaya da uyarlanan “Salkım Hanımın Taneleri” kitabında verginin sanki Ermenilere uygulandığı gibi bir içerik var. Bu konuda neler belirtmek istersiniz?

 Para kazanmak için yapılan bu tür şeyler iğrenç. Para kazanmak için yakın tarihimizi, bilen insanların yaşadığı bir dönemin olaylarını, tahrif ederek Ermeni’yi Yahudi Yahudi’yi Ermeni yapmak ve belli bir maksada yönelik yayın yapmak iğrenç bir şey.

Bu gerçeği yansıtmıyor. Yani şöyle söyleyeyim. 500 yıl önceki bir olayı anlatırken romantik şeyler yapabilirsiniz. Ama yaşıyoruz. Yaşadığımız dönemi anlatıyorlar ve tahrif ederek yapıyorlar bunu. Kabul edilebilir bir şey değil bu.

“SAVAŞ DÖNEMİNİ YAŞAMADINIZ…”

-Uygulamada yanlışlar yapılmadı mı peki?

Hem de çok yanlışlar oldu. Savaş yapıyorsunuz Şenol Bey. Yahu siz ne diyorsunuz. Siz yaşamadınız savaş nasıl bilmiyorsunuz. Bu lafları bırakalım. O zaman ki savaşı düşünün. 70 milyon insan ölmüş hudutlarınızda. Herkes her şey yanıyor, siz bir köşede devleti ayakta tutmak ve savaşa girmemek istiyorsunuz. Hepsi bu kadar, yanlışlık her yerde olabilir.

-Varlık Vergisi ne kadar süre yürürlükte kaldı?

Uygulama 1943 yılında kaldırıldı, tahakkuklar hesaplandı ve hesap kapatıldı. Vergilerden tahsil edilen 315 milyon liranın içinde Gayrimüslimlerden 30 milyon lira alınmıştır. Yabancılardan da 130 milyon lira alınmıştır. Yani, 315 milyon liranın 160 milyonu onlardan alınmıştır.

 

-Son olarak neler belirtmek istersiniz?

Bugün yaşıyorsak toplum olarak, Varlık Vergisi sayesindedir.

-Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

Ben de size teşekkür ederim.

Odatv.com

  
2547 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam27
Toplam Ziyaret1262113
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Üyelik Girişi