Adli Tıp raporuyla Turgut Özal'ın zehirlenmediği ortaya çıkarken, Özal'ın zehirlendiği iddialarıyla bir kez daha Ergenekon davasını meşrulaştırmak isteyen AKP'nin yaptıklarını nasıl açıklayacağı merak konusu oldu.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğü iddialarını sahiplenen AKP ve yandaş basının çıkardığı onca gürültüye rağmen Adli Tıp raporu suikast iddialarını çürüttü. Özal'ın naaşında yapılan incelemelerde iddia edilenin aksine Özal’ın zehirlenmediği ortaya çıktı. Özal’ın bedeninde tespit edilen maddelerin zehirlenme sonucunda ölüme yol açacak dozda olmadığına karar verilirken, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun yayınladığı rapora göre, naaşta tespit edilen 4 maddenin Özal'ın zehirlenme sonucuna ölümüne yol açan maddeler olmadığı sonucuna varıldı.

Özal’ın ölümünü ve yaşamını mistifiye ederek Özallı yılların tarihini baştan yazmaya çalışan AKP en büyük desteği yandaş basından aldı. Mezarının açılıp açılmaması tartışmalarıyla başlayan süreç, mezarın açılmasının ardından zehirlenme iddiasıyla sürdü. Özellikle Bugün ve Zamangazeteleri Adli Tıp raporlarını elde ettiklerini iddia ederek, 8. Cumhurbaşkanı'nın çeşitli maddelerle zehirlendiği kanısına varıldığını yazmışlardı.

Ergenekon meşrulaştırması Özal üzerinden yapıldı
AKP ve yandaşlarının gündemde tuttuğu Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiasının temel amacının Özal’ın 24 Ocak kararları ile başlayan neoliberal dönüşümle birlikte 12 Eylül ve sonrasında üstlendiği rolü aklamak olduğu ise bilinen bir gerçek. Naaşın incelenmesi süresinde basında çıkan asılsız haberlerle zehirlenme tartışmalarının sıcak tutulmasının odak noktasını Ergenekon davası oluşturdu. Zira inceleme sürerken AKP’li Mustafa Elitaş ve Bugün gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren "devlet içi odak" vurgusu yapmıştı.

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, "Özal'ın zehirlendiğinin ortaya çıkması halinde Ergenekon'la ilgili işin daha ciddi boyutlara doğru gitmesi gerekeceğini" söylerken; Taşgetiren, katıldığı bir televizyon programında Özal’ın Çankaya Köşkü’nde zehirlendiğini iddia etmişti. Zehirlenme süresine bakarak Özal’ın öldürülmesini açıklayan Taşgetiren “Derin devlet midir, Ergenekon mudur , kontrgerilla mıdır onun işini Çankaya’da yaptığı anlamına geliyor” diye konuşmuştu.

Özal ailesinin sıklıkla dile getirdiği uygulamaların AKP döneminde yeniden gündeme alınmasında Ergenekon davası önemli yer teşkil ediyor. Çünkü zehirlenme iddialarını Ergenekon’a bağlayarak ivme kaybeden davayı hareketlendirmek isteyen AKP, inandırıcılığını kaybetmiş davanın kamuoyu nezdinde meşruluğunu bu yolla sağlamaya çalıştı. Ancak zehirlenme iddiasının teyit edilmemesi, bu çıkışın sonuçsuz kalmasına neden oldu. Mirasçısı olduğu Özal'ın ölümünü gündeme getirerek hem Özallı yılları yücelten hem de Ergenekon davasına yön vermeye çalışan AKP'nin yaptıklarını ise hiçbir şey meşrulaştıramıyor.

Özal’dan ilahi karakter yaratılmak istendi
Mezarın açılması sonrasında Adli Tıp’ın araştırmaları sürerken gerek AKP’nin söylemleri gerek basının desteği ile Özallı yıllar unutturulmaya çalışıldı ve Özal ulvi bir devlet büyüğü mertebesine oturtulmaya çalışıldı. Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Özal’ın "şehit edildiğini" savunarak, Özal’ın bedeninin hakikatleri ortaya çıkaracağını ve bunun Türkiye’de çok şeyi değiştireceğini söyledi. Gülerce, toprak altında bozulmayan organlara dair bilimin yaptığı tüm açıklamaları görmezden gelerek Özal’a ulvi bir kimlik atfedenlerin arasındaki yerini aldı.

Zaman ve Bugün asparagas haber yapmaktan çekinmedi
Yandaş medya Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğünü kanıtlamak için asparagas haber yapmaktan kaçınmadı. Bugün gazetesi mezarın açılmasının ardından otopsi raporuna ulaştığını iddia ederek, Özal’ın bedeninde yüksek miktarda striknin kreatin maddesine rastlandığını öne sürdü. Adli tıp uzmanlarının fare ve köpekleri öldürmek için kullanılan bu maddenin vücut fonksiyonlarını bozarak solunum yollarını felç ettiğini ve kalp krizine yol açtığını söyledikleri de haberde aktarılan bilgiler arasında yer alırken, Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, bahsedilen raporu kendilerinin vermediğini ve kurumun yaptığı incelemede Özal’ın vücudunda söz konusu maddeye rastlamadıklarını söylemişti. İnce, “Biten rapor yok. Çıkan bir takım sonuçlar var. Bu sonuçları birkaç defa çalışarak teyit haline getiriyoruz. Şu anda bir yere gönderdiğimiz rapor yok” diye konuşmuştu.

Bugün gazetesi ortaya attığı iddiasının Adli Tıp Kurumu’ndan gelen net yalanlamaya rağmen tartışılmaya devam etmesi için suni tartışmalar yaratmaktan çekinmedi. Gazete, Özal'ın vücudunda 5-20 dakika içinde solunum yollarını felç ederek kalp krizine neden olan "striknin keratin" adlı madde bulunduğunu iddia etmesinin ardından konuyu manşete taşıdı ve zehirlenme iddiasının doğruluğuna bakmadan Özal’ı kimin zehirlemiş olabileceğine dair olasılıkları gündeme getirdi. Zehirlenme iddiasını ortaya atan gazete yazarı Ahmet Taşgetiren, katıldığı bir televizyon programında Adli Tıp tarafından raporun hazırlanmadığı bilgisine sahip olmasına rağmen Özal’ın Cumhurbaşkanlığı köşkünde ya da bir başka ülkeyi ziyareti sırasında zehirlenmiş olabileceğini iddia etmekten çekinmedi.

Bugün Gazetesi dışında Zaman da ilgili kurumların zehirlenme iddialarını yalanlamasına ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın "Elimize ulaşan bir rapor yok" açıklamasına rağmen Özal’ın öldürüldüğüne dair iddialarda bulundu. Gazete, Adli Tıp kurumunun “Bir takım bulgularımız var. Bunları rapor haline getirmemiz gerekiyor. Bütün çalışmaları Aralık ayı içinde Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndereceğiz” açıklamasına rağmen gazete isim vermeden Adli Tıp Kurumu uzmanlarına dayandırdığı haberde, Özal'ın vücudunda zehir bulunduğu iddiasını yinelemişti.

(soL-Haber Merkezi)