Kriz Ne Zaman Sona Erecek? Bu sorunun yanıtı neredeyse altıncı senesine giriyor. Anımsamakta zorlanabilirsiniz ancak daha iki sene önce İstanbul’da toplanan IMF zirvesi“artık krizden çıkıldığını” muştulamış; hatta 2010 yılını “toparlanmanın idaresi”gündemiyle görevlendirmişti. Şimdi bundan sadece iki sene sonra IMF tarafından yayımlanan Dünyanın Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook) dokümanının tanıtımı sırasında IMF Başekonomisti Olivier Blanchard’ın sözleri ürkütücü ve bir o kadar da gerçekçidir: “Küresel krizden çıkış daha en az on yıl sürecektir.” Blanchard’ın savı IMF tarafından artık kabullenilmek zorunda kalınan “yeni”bir bulguya dayalı: IMF istikrar paketlerinin uygulanması sırasında varsayılan çarpan mekanizmasının öngörülenden çok daha yüksek olduğunu fark ettikleri itirafında bulunmakta. *** İstikrar ve daraltıcı maliye politikaları üzerine yapılan ısrarlı vurgular, ulusal ekonomilerde talebin daralmasına ve çarpan etkisiyle birlikte ekonominin bütününde gelir ve harcama kayıplarına yol açmakta. Neoliberal iktisatçıların bir inanç düzeyinde savladıkları “devletin küçültülmesi gereği” önermesi, giderek ekonomileri daha da daraltan; toplam talebi ve dolayısıyla geliri gerileten bir çıkmaza sürüklemiş durumda. Krizden çıkış için devletin daha da daraltılmasını savunan Ortodoks muhafazakâr istikrar reçeteleri, krizden “özel sektör ağırlıklı olarak çıkılacağı” beklentilerinin tersine, küresel ekonomide ulusal gelirlerin daha da daralmasına ve ticaret akımlarının tahrip edilmesine neden oluyor. Bütün bunların üstüne, ABD’de seçim sonrasında kamu maliyesini “dengeye getirmek için” uygulanması olası daraltıcı harcama ve vergi artırımı politikaları sonunda ABD’den tüm küresel ekonomiye yayılacak bir durgunluk dalgasının tehdidiyle karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. “Mali kayalıklar” (fiscal cliff) tanımıyla betimlenen bu tehdit, ABD’de aşırı daraltıcı maliye politikası uygulanması durumunda krizin bir on yıl daha bizlerle olabileceği tespitine dönüşüyor. *** Dolayısıyla, krizden çıkış için tek bir yol kalmış durumda: Başta Avrupa’nın borçlu ekonomileri (Yunanistan, İspanya, İtalya vs.) olmak üzere, tüm küresel ekonomide eş anlı bir borç moratoryumu... (Ya da daha yumuşak ifadeyle,borçların yeniden yapılandırılması diyelim.) Borçların silinmesi ya da en azından ötelenmesi, dünya ekonomisinde cılızlaşan yatırım ve tüketim talebini yeniden ivmelendirerek üretim-talep döngüsünü yeniden kuracak biricik almaşık olarak gözüküyor. Ancak, böylesi bir borç yapılandırılması operasyonu küresel finans sermayesi tarafından kabul edilemez durumda. Finans şebekesi böylesi bir almaşığın fısıltısına dahi tahammül edemeyecek denli bunalmış konumda. Oysa artık 2007 öncesinin ucuz kredi ve yüksek getirili spekülasyon dünyasına dönülmesinin mümkün olmadığının kabul edilmesi gerekiyor.
7 Kasım 2012 - Cumhuriyet |
1734 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |