Milletin Geri Dönüşü!
Tadını, kokusunu, yakıcılığını önceki yasaklı 1 Mayıs’lardan, Taksim çevresindeki “muharebelerden” biliyorduk, ama unutmuşuz... Bir bulut gibi geldi, genizleri gözleri yakmaya başladı. Burnumu tıkadım. Olay Ulus’ta heykelin hemen arkasında koca bir ay yıldızlı kırmızı bayrağın altına güneşten sığındığımız sırada oldu. Sığınacak yerin bayrağımızın altı olması üzerine sohbet ediyorduk. Can Dündar’a, bu büyük kalabalığı kaba güçle, gazla dağıtmak gibi bir gözükaralık göstermeyebilirler derken ve Dündar da gösterebilirler diye yanıt verirken, tam o sırada gaz bulutu çevreyi kapladı. Göz ameliyatı geçiren Bekir Coşkun’a doktoru, biber gazı yeme, yersen hemen hastaneye gelmelisin demişti, geri çekildik! Zaten ya gazın üzerine ya da geri gideceksin! Otomatik davranış, gaz etkisinden uzaklaşmak! Yüz binlerce insan, Ulus’a çıkan bütün caddeleri doldurmuş... Opera’dan Ulus’a heykelin yanına gitmek zaten sorunlu. Heykelin yanında meşaleler alev alev, durmak zor yanında. Ama oradan bütün caddelerin doluluğunu izliyoruz. Polis eski Meclis binasının önünde Çanakkale barikatı kurmuş! Ulus, tarihi meydan. İlk Meclis binası bütün sevimliliğiyle, Türkiye kuruculuğu gibi şanlı bir görevi yerine getirmenin bütün muhteşemliğiyle orada. Türkiye Gençlik Birliği örgütlü önderlik ediyor. Daha küçüklü gruplar, sendikalar. ADD bayraklarını da görüyorum. Ankara CUMOK’lularla bayramlaşıyoruz. Büyük çoğunluk halk. Bekir’le fotoğraf çektirme yarışı var. Yüksekten bağırıyorlar, Bekir buraya! Çıkıyor resim çektiriyor! Topluluk, tanıdıklarını, önder bildiklerini, sevdiklerini arasında görmek istiyor, çok memnun! Bunu yürüyüş boyunca gözlemledik! Önderlik ve örgütünü arayan halk. TGB gençleri minibüsün üzerinde yer yer konuşma yapıyorlar. Onlara, yarının siyasi liderlerine bakar gibiyim! Yüz binlerin yürüyüş baskısına, polis barikatları dayanmıyor. Gençlik Parkı’nın önünde polis yolu açıyor. Emir geldiği belli. Halk, gençlik yürümekte kararlı. Orada büyük bir arbede çıkma olasılığı güçlü. Tepede helikopterle dolaşan, Başbakan’ın beyni ve vicdanı rolündeki İçişleri Bakanı, bırakın yürüsünler talimatını almış olmalı. On binlerce insan çeşitli kollardan Tandoğan’da birleşip Anıtkabir’in kapısına dayanıyor. Halk orada! Aydınıyla genciyle, çoluk çocuğuyla... Büyük bir şölen havası var. Vosvosçular da arabalarıyla yürüyüşte. Cumhur, bayramına sahip çıkıyor. Cumhuriyet’le birlikte, birey, insan, yurttaş kimliğini kazanmanın bilinciyle... *** Cumhuriyet Şöleni, iktidara, Başbakan’a birikmiş olan büyük bir tepkinin dışa vurumu. 2007 seçimleri öncesi büyük Cumhuriyet Mitingleri de öyleydi.Milletin geri dönüşü! Bundan korkanların, Ergenekon’un canlanması diyeceklerin canı cehenneme! İktidar 2007-2011 arası millete saldığı Ergenekon, darbe, Silivri, büyük kulak (dinlenme) korkularıyla, durumu idare etti. Yarattığı büyük sessizlik ve korku apolitikleşmesi ile de iktidarını güçlendirdi. Gençlik yeniden diriliyor! İnsanlar ayağa kalkıyor ve üstündeki tozu silkeliyor. İktidar, oldum olası, Cumhuriyet Mitingleri deyince, ünlü deneydeki tepkiyi veriyor. Hani bir Rus bilimci... Bu deneyde ise tüyleri dikiliyor, yüzü kasılıyor, eli beline gidiyor.. polis düğmesine basıyor! Cumhuriyet, bir karabasanı sanki iktidarın! Stadyumlara alıyorum, halk kutlasın diyor. Halk sahip çıkınca da korkuyor... Aslında korktuğu ve silmek istediği Cumhuriyet ve demokrasi kazanımları. Cumhuriyetle özdeşleşmiş olan Atatürk! Cumhuriyet deyince akla Atatürk’ten başka ne gelir! İktidarları boyunca silmek istedikleri, tarih liboşlarını ve sahtekârlarını saldıkları TV ve gazetelerde yıkmak istedikleri Atatürk, her Cumhuriyet Bayramı’nda daha büyük bir kalabalıkla ve büyüyerek karşılarına çıkıyor... O zaman daha büyük bir sesle haykıralım: Yaşasın Cumhuriyet! 30 Ekim 2012 - Cumhuriyet |
2324 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |