İlk Çöküş, Gerisi Var ‘İhanet Çetesi’ne Beraat İlk Çöküş, Gerisi Var ‘İhanet Çetesi’ne Beraathttp://cumhuriyet.com.tr/?hn=353678 “Atabeyler Çetesi” davasını anımsayan var mı? 6 yıl kadar önce yani 2 Haziran 2006’da “Başbakan Erdoğan’a suikast hazırlığı” manşetleriyle uşak gazetelere servis edilen dava, Ergenekon, Balyoz, Odatv, Andıç vb. yani tüm Ergenekon davalarının ilk provası ve hazırlığı oldu. Bu dava da sözde bir “elektronik mektup”la gelen ihbarla başladı. Genelkurmay’ı “basacak” ve bütün orduyu, muhalifleri ve sivilleri esir alacak sonraki davaların ilk yoklamasıydı! Erdoğan’a ve Zapsu’ya suikast hazırlığı zırvaları ile “TC hükümetinin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”ten dava açıldı. Ne yorumlar yapıldı planı hazırlayanların ortağı olan gazete ve TV köşelerinde... İktidar ne demeçler verdi... Başbakan bizzat “ihanet çetesi”adını kullandı! Birileri, kimlerin o dönemde köşelerinde yazdıkları ile sanıkları nasıl idam ettiklerini araştırıp yazmalı... Acaba doğru mu suçlamalar diye merak etmek yoktur bizde! Türk milletini öldüren ve süründüren meraksızlık özelliğine ve “eee dava açtıklarına göre demek ki... ateş olmayan yerden duman çıkmaz” benzeri on para etmez inançlara güvenen tezgâhçılar, bu ilk deneyimlerini sonra geliştirerek daha büyük tezgâhlara imza attılar! *** İçlerinde asker, polis ve sivillerin bulunduğu Atabeyler Grubu, darbe, suikast vb.’den beraat etti. Askeri malzeme, ruhsatsız silah bulundurmaktan bazıları mahkûm oldu. Kimisi ordudan atıldı, hayatı karardı; kimisi itibarını kaybetti. Atabeyler davası aslında daha ilk yılında, 2007’de çökmüştü! Savcı, o yıl esas hakkında mütalaasını vermiş ve sanıkların isnat edilen suçu işlediklerine ilişkin bir kanıt bulunamadığını belirtmişti. Düşünün: 2007’de, yani bir yıl içinde dava neredeyse bitme noktasına geliyor ama 5 yıl daha sürüncemede kalıyor ve karar yeni açıklanıyor! Buna da şükür diyecekseniz, bu “şükür”ün de davanın özel yetkili mahkemede değil normal ağır ceza mahkemesinde görülmesine borçlu olduğunu mu söyleyelim! Özel yetkili olsaydı, Atabeyler Grubu da İstanbul’a nakledilir, Ergenekon’a bağlanır ve Silivri’nin “yedi demirkapısı” ardında süründürülürdü! Geriye doğru bakıyorum da, haberlerinde nesnel olmaya çalışan T24internet gazetesi bile, “23.12.2009” tarihinde mahkeme ile ilgili haberini şöyle vermiş: “Savcı Atabeyler Grubu soruşturmasının genişletilmesini istedi. Dört üyesi de asker olan Atabeyler Grubu’nun Başbakan Erdoğan, Cüneyd Zapsuve Murat Aksu’ya suikast planladığı ortaya çıkarılmıştı.” *** Yunus Harputlu adlı birisi “Ben ihbar ettim”, diye ortaya çıkmış, Yeni Şafak’ta manşete çıkmış, Meclis Araştırma Komisyonu’na bir ifade vermiş! Bu arada, Atabeyler Grubu’nun, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli benzeri isim taşıyan pek çok gruptan biri olduğu anlaşılmıştı! Danıştay davası müebbet mahkûmu Osman Yıldırım isimli bombacıya “sözde” itiraf mektubu yazdırılmış ve ona “Ergenekon, Cumhuriyet gazetesine eylem yapma işini bana verdi. Danıştay suikastı işini Alparslan Arslan, Ayhan Parlak, Aykut Mete Şükre’ye verdi. Başbakan’a suikast işini de Atabeyler’e verdi” bile dedirtilmişti! Bugün gazetesinde o zaman Lale Sarıibrahimoğlu, 2 Haziran 2006’da,“Atabeyler çetesinin Kuzey Irak’ta henüz tespit edilemeyen gruplarla yakın bağlantısı olduğunu da gösteriyor” diyecek ve “yeni gözaltılar bekleniyor”haberini verecekti! Yine kullanılan medya “Atabeyler’in kendi aralarında haberleşme şifrelerinin çözüldüğünü” duyuracaktı! Hükümet medyasında, Erdoğan’a yapılan suikast planlarını okuyacaktık! Eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer şöyle diyecekti: “Atabeyler operasyonu var ya, o olay Başbakan’a yönelik dört dörtlük bir suikast girişimi… Ele geçirdiğimiz mühimmat ve planlar, Başbakan’a nerede nasıl saldırılacağını gösteriyordu. Çok netti.” Şimdi diyorum ki, kim Atabeyler davası ile ilgili kasıtlı yorum ve gazetecilik etiğine aykırı haber yaptıysa ve 11 kişinin itibarıyla, ailesiyle, varlığıyla oynadıysa, bugün kalkıp özür dilemelidir!.. Başbakan da “ihanet çetesi” suçlaması konusunda özür dilemeli! *** Bu ilk çöküştür. Cemaat+RTE’nin (iktidarın) siyasi sorumluluğunda düzenlenen bütün tezgâhlar eninde sonunda bir bir çökecektir! Bu tezgâhlarda rol alan figüranlar da çökeceklerdir... Olan, yargılanan insanların hayatlarına, ailelerine, mesleklerine, itibarlarına olacaktır. Aslında tamamen Türkiye’nin devşirilmesi gibi büyük siyasal ve sosyal projenin uygulamalarıdır bu davalar!.. RTE’nin günümüz padişahlığına uygun, günümüz kılıfına uydurulmuş bir ülke yaratmanın icraatı içindeyiz. En büyük süsü, cilası, göz boyaması da, en büyük, süslü, VIP’le, otoparklı camiler yapmaktır. Ama sonuçları kişisel oluyor davaların.. insanları süründürüyorlar.. En son eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün tutuklanması gibi! Gürüz’ün tutuklanması, tamamen dinci-kinci siyasetin işbaşında olduğunu göstermektedir! Tıpkı Havelsan Genel Müdürü Faruk Yarman gibi! Hey cemaat, Yarman’ı da neden içeride tutuyorsunuz? İcraatlarınızla, hukuk-adalet duygunuzla, tuttuğunuz oruç örtüşüyor mu? Yoksa Allah’tan da mı korkunuz yok!? Açın Silivri’nin kapılarını da oruçlarınız kabul olunsun!.. 22 Temmuz 2012 - Cumhuriyet |
2445 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |