Suriye’ye Müdahale Türkiye’nin bölünmesi demek

Birinci Dünya Savaşı'nın milyonlarca can aldığı yıllarda, 1917'de, ünlü Amerikalı Senatör Hiram Johnson'a atfedilen söz şuydu: "Savaşın ilk kurbanı daima gerçeklerdir..."

Birinci Dünya Savaşı sırasında bile saptanan bu gerçek, günümüzde daha da farklı bir boyut aldı. Artık savaş başlamadan da kurban ediliyor gerçekler. Bunu hem içeride, hem dışarıda gözlemliyoruz.

Dünya Savaşları, artık biliniyor ki, her hangi bir olaydan dolayı çıkmıyor. Önce ekonomik, siyasi ve sosyolojik altyapısı hazırlanıyor, ardından da düğmeye basılıyor.

1. Dünya Savaşı'nda ABD'nin kavgaya girmesi için Lusitanya'nın bilerek Almanlara yem edilmesi, Osmanlı için hazırlanan Göben ve Breslau tertipleri (Bu arada bu iki zırhlı, bilinenin aksine sadece Odessa'yı değil, Rusya'nın Novorossisk limanını da bombalamıştır) ikincisinde Pearl Harbour baskınına davetiye çıkarılması, Vietnam Savaşı'nda donanması olmayan Vietnam'ın Amerikan zırhlısını "batırması"...

Yakın dönemde Irak'ın "kitle imha silahları", Afganistan'a giriş bileti 11 Eylül tezgahı, Libya'daki dış destekli iç savaş...

Türkiye'de ise Suriye'ye ve bölgeye yönelik tertipler için hazırlanan alt yapılar. Atlantik düzenekli medya, yargı, siyaset kurgulanmaları. Nagehan Alçılar ve diğerleri.

Savaş daha çıkmadı ama gerçekler çoktan emperyalizmin altarında, "kapitalist tanrılara" kurban verildi bile.

UÇAK MESELESİ

Suriye ile savaşa girmeye daha bir süre var. Şu anda hazırlanan bunun altyapısı. Bu son F-4 olayı sadece ortamı germek ve gündemi Suriye üzerinde kurmak içindi. Suriye üzerinde uçan bir Türk Savaş uçağı düşürüldü. Pilotlar öldü. Türk kamuoyunda, Suriye'yi nasıl döveriz "geyik muhabbetleri" başlatıldı. Habertürk, NTV, TRT ve diğer yandaş ekranlarda konuşan "strateji uzmanları", Hillary'nin çak arkadaşı Davutoğlu'nun ekmeğine yağ sürdü ve sürmeye de devam ediyor.

Bu uçak olayının bir önemli boyutu da Hakkari'deki saldırıların üstünü örtmeye yaramasıydı. Öyle ya, büyük bir zaafiyet sonucu 8 askerimiz şehit edilmişti. Göz göre göre gelen bu saldırı, açılım ve yeni anayasa sürecine zarar vermişti. Bunun halledilmesi için bir F-4'ün Lazkiye'ye gönderilmesi mi gerekti? Bu soruya ben "gayet mümkün" yanıtını verebiliyorum.

PKK terörü bu saldırıdan sonra da durmadı giderek azdı. Müesses Gazeteler ise artık bunu görmüyor. Onlar, Suriye'de düşürülen uçağımızın intikamı nasıl alınır, NATO nasıl devreye sokulur, ABD ve taşeronları körfez araplarından daha ne koparılır, bunların derdinde.

Oysa tüm olan biten, Irak’ın kuzeyindeki kukla devlete nefes borusu açma operasyonudur. Suriye'ye yapılması planlanan ameliyat, kuzeyinde bir tampon bölge oluşturulmasıdır. PKK ise bölgenin kabadayısı Amerika'nın ve gerektiğinde Barzani'nin yanında durduğu kadar yaşayabileceğinin farkındadır. Şu aşamada bölgesel planlara oturmasa da, PKK'nın tasfiyesi demek ki ABD'nin işine gelmiyor. Türk Ordusu'nun zayıflatılmasında en az dava süreçleri kadar halâ en önemli unsur PKK'dır. Ağlayan bir genelkurmay başkanı görüntüsü verdirilebilmiştir bu kadar yılın sonunda.

YALAN RÜZGARI

TV'lerde, gazetelerde yalanın bini bir para...

Jetimizin uluslararası sularda düşürülmesi, muhalefetin sadece "demokrasi" istemesi, Rusya'nın saldırgan pozisyonu, reformcu Esad'ın halkını katleden bir diktatör olarak aşağılanması. Tüm bu yalanlar, ABD'nin kestaneleri ateşten Ankara’ya aldırma hamlesidir.

Ancak yalanlar geçici, gerçekler kalıcıdır. Ama asıl sorun, gerçeğin ne kadar sürede ortaya çıkacağıdır. Sınırımızın bir kaç kilometre ötesindeki PKK'ya karşı eli kolu bağlı oturan Türkiye, eğer Atlantik neferi olarak Suriye ile haksız bir savaşa girerse bunun vebali çok ağır olacaktır. Türkiye, İran'a saldırtılıp perişan edildikten sonra kolayca avlanan bir Irak misali parçalanacak, yıllarca acılar içinde kıvranacaktır.

Unutulmasın ki, savaşları kapitalistler planlar, silah tüccarları organize eder, aptallar başlatır ve sonunda hep masumlar ölür.

Gerçeğin herkesi özgür kılması dileğiyle...

Hüseyin Vodinalı

Odatv.com