Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası
“SIZINTI”NIN YAZARLARI ODATV’YE KONUŞTU

“SIZINTI”NIN YAZARLARI ODATV’YE KONUŞTU

16.02.2012 00:34


Türkiye, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun birlikte kaleme aldığı “Sızıntı/Wikileaks’te Ünlü Türkler” kitabını konuşuyor.

Odatv, Silivri Cezaevi’nde 1 yıldır tutuklu bulunan gazeteciler Pehlivan ve Terkoğlu’na, tartışma yaratan kitaplarıy ilgili sorular gönderdi. Tutuklu gazeteciler avukatları aracılığıyla sorularımızı yanıtladı.

İşte “Sızıntı/Wikileaks’te Ünlü Türkler” kitabıyla ilgili sorularımız ve Silivri’den gelen cevaplar:


1- Wikileaks belgeleri ilk yayınlandığında bir süre konuşuldu ama sonra unutuldu. Siz neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı duydunuz?

Barış Pehlivan: Sorunuzun yanıtı aslında içinde var: Unutuldu! Medya bu belgelere hem korkudan, hem artık gazeteciliği bıraktığından hem de maalesef tembelliğinden gerekli ilgiyi göstermedi. Düşünebiliyor musunuz; Türkiye ve dünya siyasetine dair onbinlerce resmi belge herkesin erişiminde ama kimse açıp da okumuyor bile... Silivri cezaevine atılmamıza rağmen, buna gönlümüz elvermedi. Çok zor da olsa, önemli belgeleri perde arkasıyla, analizlerle kitaplaştırmak istedik. Ve başardık... İstiyoruz ki; 10 yıl sonra da başvurulacak bir referans kitabı olsun.

Barış Terkoğlu: AKP iktidarının ilk günlerinde Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan “bu topraklarda 200 yıldır ilk kez iç dinamiklerle dış dinamikler örtüşüyor” demişti. Akdoğan’ın sözlerinin kendi baktığı yerden haklılığı var. Gerçekten de son 10 yılda Türkiye’nin yaşadığı dönüşümde bu uyumun parmak izlerini görüyoruz. 200 yıllık modernleşme hareketimizin sonucu olan kurumlar küresel güçler tarafından dönüşüme zorlanıyor. İçeri de ise, o kurumları yeniden tanımlamak isteyen siyasi iktidar var. Biz Wikileaks belgeleri ile Türkiye’nin son 10 yılında yaşanan değişimin fotoğrafını çekebileceğine inanıyorduk. Sızıntı kitabında da bunu yaptık. Kitabın kurgusunda da bunu görebilirsiniz. Wikileaks konusunda okuyucu bilgilendirildikten sonra Erdoğan, AKP ve Gülen cemaatinin anlatıldığı bölümler geliyor. Ordu, Balyoz ve Ergenekon bunu takip ediyor. PKK’ya ilişkin tartışmalar ve dış politika ile tamamlanıyor. Parçalar birleşince son 10 yılın ya da birilerinin sevdiği ifadeyle “Yeni Türkiye”nin oluşumunun teorisi ortaya çıkıyor.

2- İncelediğiniz kriptolar arasında sizi en çok şaşırtan hangisi oldu?

Barış Pehlivan: Şaşırtan değil de gülümseten çok belge oldu. Örneğin, hem siyaset, hem bürokrasi hem de medyadan birçok önemli isim; ABD’li diplomatlara sürekli birilerini gammazlıyorlar! Sanki karşılarında “Güzin Abla” varmış gibi; dertlerini/şikayetlerini anlatıyorlar. Dahası; bunu yaparken de kendilerine hiç toz kondurmuyorlar. Ama büyükelçilerin tüm bunların farkında olması ve asıl görüşlerini kriptolara yansıtması beni çok sık gülümsetti.

Barış Terkoğlu: Kuşkusuz şaşırmak insan aklının en güzel refleksi. Ancak bu ülkede öyle şeyler yaşıyoruz ki belki de bu refleksimizi kaybettik. Yine de ülkedeki elitlerin ABD elçileriyle başbaşa kaldıklarında söyledikleri ile topluma yansıttıklarının arasındaki farkı görmek herkesi şaşırtır sanıyorum.

3-“Sızıntı” kitabı Türkiye’nin gündemine oturdu. Gazetelerin manşetleri kitapta yer alan kriptolara ayrıldı. Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?

Barış Pehlivan: Medya geç de olsa “uyandı”, diyelim. Gerçek demokrasinin ve hukukun olduğu bir ülkede; örneğin polisin verdiği Ergenekon brifingi ortaya çıksa, dönemin İçişleri Bakanı ve ilgili polisleriyle ilgili soruşturma başlar. Biz de ise; Emniyet Genel Müdürlüğü “yalanlıyor” sadece... Ne yani; o kriptoda anlatılanları, görsel sunumları, isimleri, olayları ABD Büyükelçiliği kendi mi uydurdu? Kaldı ki; tek brifingden söz etmiyoruz. Kriptoda başka brifingler de yer alıyor, hem de polislerin isimleriyle birlikte...
“Dışardaki” gazeteci arkadaşlar kriptoları ayrıntılı incelerse onlarca manşetlik haber çıkarabilir. Odatv aracılığıyla; kitabımıza haberlerinde, TV programlarında ve köşelerinde yer veren meslektaşlarıma ayrıca çok teşekkür ederim.

Barış Terkoğlu: Bazı bölümleri yazarken çok konuşulacağını tahmin edebiliyordum. Büyükanıt ve Balbay’a ilişkin Türk polisinin Amerikalılar’a söylediklerinin gündem olacağı aşikardı. Ama bütününe ilişkin beklediğimin ötesinde ilgi gördük diyebilirim. Cezaevi’nde karşılaştığım Mustafa Balbay, “insanların işlenmiş bilgiye ihtiyacı var” sözleriyle kitabın gördüğü ilginin sebebini bence de özetledi.

4-Cezaevinde kitap yazmanın zorlukları neydi?

Barış Pehlivan: Cezaevinde kitap yazmak zor. Hele de kitabı iki kişi yazıyor ve birbirinizi hiç görmüyorsanız çok daha zor. Biliyorsunuz; Barış Terkoğlu’yla ayrı koğuşlardayız. Ama bizi cezaevine atanlar, içimizdeki gazetecili tutkusunu hapsedemediler, aksine daha çok bağlandık mesleğimize. Sanırım bu aşk bizi motive etti. Bu vesileyle, avukatlarımıza ve Odatv çalışanlarına tekrar teşekkür etmek isterim. Bu kitap sizlerin desteği olmadan çıkamazdı...

Barış Terkoğlu: Cezaevinde hiçbir şey kolay değil. Ama insan, iradesiyle tüm zorlukların üstesinden gelebilir. Merak ediyorsanız, 12 Eylül hapisanelerinde daktilo kullanabiliyordunuz. Bugün yasak. Tutuklular yazılarını kurşun kalemle yazıyor. Kaynaklar elinizin altında değil. Bu nedenle cezaevinde arşivcilik gelişiyor. Beraber çalıştığınız kişiyle büyük ihtimalle aynı koğuşta kalmanız da engelleniyor. Bu da büyük bir zorluk.

Tüm bunlara rağmen ben hapishane kötümserliğini sevmiyorum. Dünyayı değiştirmek isteyen ve bunu yapabileceğine inanan insan, her koşulda gülerek mücadele etmeyi seçmeli. O yüzden şikayet etmek istemem. Burası bir hapishane. Nazım’ın dizelerindeki gibi eğer “adımlarını tarihin akışına uyduran, temelleri çöken bugüne vuran, yarını kuran” isek, duvarları tanımamak durumundayız.

5- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Barış Pehlivan: “Sızıntı”yı okuyanlar bizim neden hapiste olduğumuzu da anlayacaktır. Bizi dört duvar arasına atanlar, işte bu gazeteciliği yapmamızı istemediler. İstediler ki; yalanlarla dolu operasyonel kitaplar/haberler yazalım. Odatv duruşmasında da söyledim; bedeli ne olursa olsun kalemimi satmayacağım, boynumu eğmeyeceğim. Bu zulümler, bu davalar gelip geçicidir; kalan tarihe düştüğünüz notlardır. Barış Terkoğlu’yla birlikte onur duyacağımız bir notu bu kitap sayesinde tarihe geçirdiğimizi düşüyorum.

Barış Terkoğlu: Odatv’ye teşekkür ederim. Dışarıda sizinle beraber inandığımız gerçekleri yazmak isterdim. Malum nedenlerle mümkün değil. Bir toplum için düşünenler, yazanlar hapis ise toplum da hapis oluyor. Belki yanınızda olup size soğuk gerçekleri armağan edemiyoruz. Ama artık dokunanı yakan bir Bastille’imiz var.

Kabe-i hürriyet oldu. Hepimizin esareti aynı duvarların ardında.

İnanıyorum ki güneşi beraber doğuracağız. Sancılarını duyuyorum.

Odatv.com

  
2268 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam78
Toplam Ziyaret1261864
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Üyelik Girişi