Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası

Anasayfa

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Nazım Hikmet Gözümüzün önünde yepyeni bir hareket doğuyor. Katılımcıların kendisi de hoş bir şaşkınlık içinde. Kendi seslerini duymanın, eylemlerinin birleştirici gücünü görmenin coşkusunu, sevincini yaşıyorlar. Tansiyon beş gün sonra bile halen yüksek.Tedirginlik veren çatışma korkusu, polis baskısı, yaralılar, insan kayıplarına rağmen, şenlik havası hakim. Bu hareket, tüm gözlemcilerin belirttiği gibi yeni bir eşiğe işaret ediyor.
Gezi direnişi, “uyanma vakti gelen, hatta gelmiş de geçmiş halkı yatağından düşürdü”. Büyük sermayeden medyaya her kesimin aklını başına getirdi. Sokağın sesine kulak vermeyenlerin bir günde tepetaklak olabileceğini gösterdi. O çok öğünülen AVM’ler bomboş. Patronlar, CEO’ları, banka genel müdürleri “çapulculuk” sırasına girdi.
07.06.2013
07.06.2013
İslama göre bir toplum düzeni dayatıyor Başbakan, der demez, hemen bunu doğrulayan bir açıklama yapıyor... İki ayyaş ile başlayan ve dinin Kuran’ın emrettiği alkol yasasını neden kabul etmiyorsunuz biçiminde bir düşünce boşalımı yaşıyor... Ayyaş lafı şüphesiz tartışılır ama Başbakan’ın sevdiği bir laftır, akla hemen gelen de Mustafa Kemal’dir... Düşüncelerinde Kurucumuzun adını, lafın gelişi gibi dillendirmiş olabilir. Her neyse ama Başbakan yasa yapıcılara, Meclis’e, geçmiş milletvekillerine, Atatürk’se ona büyük hakaret etti... Fakat bundan daha önemlisi, Başbakan’ın dinin emrettikleri doğrultusunda yasa yaptığını itiraf etmesidir...
Başkanlık/yarı Başkanlık rejimlerine karşı olduğumu yazdıklarımı zerre kadar okuyanlar bilir. Hele hele hem yasamaya hem yürütmeye aynı anda hükmedecek “partili cumhurbaşkanı” formülünü benimsemem hiç mümkün değil. Ancak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin referandum ile karara bağlanmasının ardından; ortaya çıkacak kaosa 2007’den beri fırsat doğdukça parmak basıyorum. “Parlamenter demokrasi” ile “seçilmiş cumhurbaşkanı” kavramları bir arada yaşayamaz!
30.05.2013
24.05.2013
Dikkat ederseniz şimdi Türkiye’de yaşanan kavgaların tamamı, “son yıllarda” diyebileceğimiz belirli bir dönemin eseri. Belki onların çok eskilere dayanan köklerinden, tarihi geçmişlerinden de söz etmek mümkün ama, dozunun şimdi daha çok yükseltildiği, küllerinin yeniden körüklendiği de bir gerçek. Neden böyle acaba? “Efendim iktidar partisinin siyasi emelleri dolayısıyla…” Peki o iktidar partisi şimdi karşı çıktığımız siyasi emellerine daha sessizce, daha derinden gitmek varken acaba niye böyle “seçim kaybetmeyi dahi göze alarak” bütün hışmıyla kavuşma atağında? Onun bu “hışmı” muhalefete kendiliğinden; bir toparlanma, iktidara diklenme fırsatı vermiyor mu?
Cumhuriyet- Şair Metin Altıok, bundan 20 yıl önce Sivas’ta katledilen aydınlardan biriydi. Başbakan Erdoğan, 35 kişinin yakıldığı bu“örgütlü kalkışma”nın davasının zamanaşımına uğramasının ardından“Hayırlı olsun!”diyedursun, Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı babasının yıllar önce kendisine yazmış olduğu mektupları yayımladı: “Metin Altıok’tan Zeynep’e Mektuplar” (Kırmızı Kedi Yayınevi).
16.04.2013
17.02.2013
WASHINGTON - ABD başkentinde bu hafta kimi açık, kimi kapalı kapılar ardında üst üste Türkiye konulu toplantılar düzenleniyor. Washington’da her gün dünyanın birçok bölgesindeki meselelerle ilgili onlarca toplantı yapılır. Türkiye ile ilgili yapılanların ortak özelliği ise belli bir konuya; ‘basın özgürlüğüne” odaklanıyor olmaları!
Ayşenur Arslan için habercilik tarihe müsvedde tutmak demek. O yüzden de bunu hakkıyla yapmak istiyor. Bütün baskılara, uyarılara rağmenkonuşmaya devam etmesi bundan. Şimdi meslekteki 39. yılını kutluyor. Kimler yok ki çalışma hayatında? Ali Kırca, Mehmet Ali Birand, Aydın Doğan, Dinç Bilgin... Onlardan öğrendiğinden daha çoğunu öğrettiği konusunda iddialı. Kanıtı mı? Okuyun, onun için haberin ne demek olduğunu anlayacaksınız...
04.02.2013
04.02.2013
İntikam! Dünya konjonktürüne uygun bir şekilde Türkiye tek parti döneminden çok parti dönemine, sonra parlamenter demokrasiye, çok daha sonraları serbest piyasa ekonomisine vb. doğru evrildi. Ama velâkin, Türkiye ne doğru dürüst demokrasiyi, ne doğru dürüst hukukun üstünlüğü prensibini, hatta ne de serbest piyasa ekonomisini 90 yıldır hazmedebildi. Şimdi de “askeri vesayeti kaldırıyoruz” lafzı altında sivil vesayet kuruluyor! *** Türkiye’de siyasetin büyük devinimler yarattığı dönemeçler, sadece ve sadece mağdur ile mağrurun yer değiştirdiği anlardır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 10 Ocak Çalışan Gzeteciler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada “Gazetecilerin çalışma koşullarının yanı sıra, ifade özgürlüğü düzeyinin de her yıl biraz daha geriye gittiğini” belirterek TBMM’yi göreve çağırdı. TGC Yönetim Kurulu’nun açıklaması şöyle: “Gazetecilerin sosyal ve ekonomik haklarında önemli iyileştirmeler sağlayan 212 Sayılı Yasa 10 Ocak 1961’de yürürlüğe girmiş ve gazeteciler tarafından “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanır olmuştu. O günden bugüne çalışan gazetecilerin koşulları her gün biraz daha güçleşmiştir.
25.01.2013
10.01.2013
... 23 ...

   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün GÜNLÜĞÜNDEN

Tarihte bugün Atamızın faaliyetleri için ve merak ettiğiniz her gün için lütfen tıklayınız.

Atatürk takvimi, portre ve slaytları için lütfen tıklayınız.

  

             


SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam16
Toplam Ziyaret1261802
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Üyelik Girişi