Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası

Anasayfa

Kitap yasakları yeniden gündemde. Cumhuriyet tarihimizin en inatçı gündem maddelerinden biri olmayı sürdürüyor. Ve gerek zaten mevcut yasaklar, gerekse ufukta şekillenen yenileri, haklı olarak tepki görüyor. Benim bugünkü “meselem” de işte bu noktada devreye giriyor. Yakın geçmişte bazı aydınlarımız, iktidarın talep ettiği kimi anayasa değişiklikleri için ‘evet’ oyu kullanmışlardı. Bu tavırlarının bir gerekçesi olarak da “Bu kadarı yetmez, ama evet!” söylemini kullanmışlardı. Yani -elbet benim tahminimce- şöyle demek istemişlerdi: “Bu kadarı özgürlükler bakımından elbette yeterli değil ama biz şimdilik, hazır fırsat varken bu kadarını alalım da gerisini sonra düşünürüz…” gibisinden!
İnsanlık, sorduğu, soruşturduğu sorunun peşine deli divane, korkusuzca, bedeller ödemeyi göze alarak takıldığı için gelişti, ilerledi. Soru sormayınca durur, duraklar insan, insanlık. Ama soru sormak cesaret, yürek işidir Yonca… Soru sormak aynı zamanda tehlikeli iştir… Soru sormak akıntıya karşı durmaktır… Soru sormaya kalkınca asgarisi 4 sıfırlı dolgun maaşından olabilirsin; danışmanlıktan, okuldaki kürsünden, rahatından olabilirsin. Gazetedeki köşenden, ekrandaki postundan olabilirsin… Ama soru sormazsan ot olursun Yonca, ot!.. Ünlü İtalyan Marksist Gramsci,atalarından aktarır; “Sen ot olursan keçiler bile seni yer” diye… Tayyip’in keçileri neden bu kadar semirdi sanıyorsun Yonca…
04.01.2013
28.12.2012
..Yeni anayasa, yasaların kaynağı olarak şeriatı işaret ediyor...(Önemle) Mısır’ın belki de en merkezî kurumu konumundaki El Ezher Üniversitesi ve Camii’ne “İslam şeriatıyla ilgili meselelerin danışılacağı yer” payesi veriyor. İşte bu katkı, El Ezher’in bir tür “şeyhülislamlık” makamı haline gelmesi, “fetva mercii”ne dönüşmesi olarak yorumlanıyor.” *** Çeşitli Arap ülkelerinde “kalkışmalar” başladığında bir sürü Türk aydını “İslam dünyasına nihayet özgürlük geliyor”, diye sevinmişti. Ben ise ilk günden itibaren “Arap demokrasi”sinden ancak “İslami düzen”in çıkacağını savunmuştum. Zira, Arap dünyasına yıllardır en derin siyasi yatırımı yapan gücün Müslüman Kardeşler (İhvan) olduğunu bu dünyayı bir nebze takip eden herkes gibi ben de biliyordum.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde, heyecan verici bir gün yaşanacaktı. Çoğunlukla yerli üretim olan Göktürk-2 gözlem uydusu, uzaydaki rezervasyonuna yerleştirilecekti. Günlerden 18 Salı, aylardan 2012’nin Aralık’ıydı. Aynı günlerde meri hükümet 12 Eylül musallatı YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) yasasını, darbe zamanını aratacak değişikliklerle Meclis gündemine indirmeye hazırlanıyordu. Göktürk-2’nin uzaya fırlatılması töreni için Çin’e online bağlanacak zevat –Cumhurbaşkanı unutulup çağrılmamıştı- ODTÜ’de bir araya gelecekti. YÖK yasasına ve yasada yapılacak değişikliklere karşı çıkan öğrenciler, hazır hükümet ayağımıza kadar gelmişken, derdimizi anlatalım,bu hükümetten hazzetmediğimizi de bir kere daha söyleyelim, diyerek hazırlıklar yaptılar.
26.12.2012
26.12.2012
ODTÜ'de 18 Aralık'ta meydana gelen olaylar, geliştirilmesinde çok sayıda ODTÜ mezununun da katkı koyduğu Göktürk-2 uydusunun fırlatılması için düzenlenen törenin engellenmesi nedeniyle başlamamıştır. Öğrenciler yeni YÖK yasa taslağı ve Suriye'ye yapılmak istenen olası müdahale konularında endişelerini en üst düzeydeki yöneticilere iletmek istemişlerdir. Ancak, öğrenciler bu amaçla daha yeni yürüyüşe başlamışken polis tarafından şiddet kullanarak engellenmiştir. İçinde lojmanlar, kreş, ilköğretim okulu ve lisenin de bulunduğu, derslik ve laboratuvarlarıyla 20.000 kişilik ODTÜ kampus alanı gaz ve ses bombaları ile savaş alanına dönmüş, ofisler, derslikler, laboratuvarlar ve kütüphane durulamaz, eğitim yapılamaz hale gelmiş, ders ve araştırmaların yapıldığı bölüm binalarında yaşam hakkı tehdit edilmiştir.
Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Necip, Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitliklerimiz konusunda alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi ola­rak yayımlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler Örgütü'nün bir projesinde (UNDP) görev alarak Moldova'da Gagauz Türklerinin Latin alfabesine geçişi ile ilgili ola­rak danışmanlık hizmeti verdi.
26.12.2012
20.12.2012
İçinde bazı suçluları da barındırdığını düşündüğüm Silivri Davaları artık tüm itibarını yitirdi. “Davalar” yönetilemedi. Zira davalara: i) MİT-Emniyet kavgası, ii) Erdoğan-Cemaat arasında önce işbirliği sonra zıtlaşma, iii) TSK’nın ABD tarafından yeniden yapılandırılması, iv) ABD’nin Erdoğan’ı bir yandan desteklerken diğer yanda denetimden çıkmasına karşı tedbir alma gayreti, v) Kişisel intikam duyguları bir arada bulaşınca her şey birbirine karıştı. Salı günü yazdım. Bu dönemi anlamak için Taraf Gazetesi’ni soğukkanlılıkla irdelemek lazım. Salı günü gazete yönetiminin ellerindeki dosyaları savunmak adına hukuku nasıl çiğnediklerini belgeledim.
KOLESTROL SADECE BİR TEORİ Dünyanın altıncı büyük ilaç üreticisi olan Roche, iyi kolesterolü yükselten “dalcetrabip” isimli ilaçla yaptığı 6 çalışmayı da durdurduğunu açıkladı. Firma, neden olarak da kısa adı DSMB (Data and Safety Monitoring Board) olan Veri ve Güvenlik Gözetim Kurulu’nun bu ilaçla yapılan çalışmaların “klinik olarak etkili olmadıklarının” anlaşıldığını bildirmesini gösterdi. Dalcetrabip, CETP (kolesteril-ester-transfer-protein) inhibitörü olarak denenen 4 ilaçtan biri. CETP, normalde HDL-kolesteroldeki kolesterolü düşük dansiteli (LDL) veya çok düşük dansiteli (VLDL) transfer ediyor. Bu olay CETP-inhibitörleriyle engellendiğinde HDL artıyor ve LDL de düşüyor. Bu olay tam da bizim “kolesterol teorisine tapanların” istediği bir olay. Adeta, bundan iyisi Şam’da kayısı! Ama gelin görün ki kalp damar hastalıkları, kalp krizleri ve felç rakamları tedavi etmekle önlenemiyor.
20.12.2012
14.12.2012
Zaten aç... Belediye nohut veriyor... Makarna yanında... Seviniyor o zaman “ekonomik kriz bize dokunmaz” diye... * Her dört kişiden birisi yoksul... 15 milyon... Senede bir gün olsun ailesini alıp da bir restoranda yemek yeme olanağı yok... Tek pantolonla yaşıyor, çalınsa donla kalacak... Kömür validen... Soba partiden... Battaniyesini verdiler bu sene... “Ekonomik kriz bize dokunmaz” diye keyifli...
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) bulgularına göre 2012 yılında hapisteki gazeteci sayısı dünya çapında rekor düzeye ulaştı. Bu durumda terörizm ve diğer devlete karşı işlenen cürümlere dair suçlamaların eleştirel işler yapan editör ve muhabirlere karşı geniş çaplı olarak kullanılmasının payı bulunuyor. Yıllık hapisteki gazeteciler sayımında CPJ 1 Aralık itibariyle parmaklıklar ardında 232 birey tespit etti; 2011 sayımından beri 53 kişilik bir artış var. Türkiye, gazeteci hapseden ülkeler arasında dünyanın en kötüsü.
11.12.2012
11.12.2012
... 14 ...

   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün GÜNLÜĞÜNDEN

Tarihte bugün Atamızın faaliyetleri için ve merak ettiğiniz her gün için lütfen tıklayınız.

Atatürk takvimi, portre ve slaytları için lütfen tıklayınız.

  

             


SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret1261838
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Üyelik Girişi