Ve biz kadınlar…
Nazım’ın dizelerinde, sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen, Duygu Asena’ya göre; adı olmayan kadınlarımız…
Biz kadınlar; erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı ileri sürülen, Adem’i Cennet’den kovdurtan Havva’nın kızları…
Biz kadınlar; zorda kaldığında kendini savunurken ya da erkeğine saldırırken, dişiliğini de kişiliğini de silah diye kullanan biz kadınlar, cins-i latifler…
Gözyaşlarıyla erkeği kaçırtan da kandıran da…
Dilberliğiyle erkeği ağlatan da, aldatan da…
Biz kadınlar; sınırsızca kıskanç, kaprisli, ama sınırsızca sevecen, özverili…
Öldüren de, güldüren de…
Rezil de eden, vezir de eden…
Biz kadınlar; eksik etek, kaşık düşmanı…
Biz kadınlar; erkeğin baştacı, gönül yoldaşı…
Biz kadınlar; ne alabildiğince özgür, ne de ezik…
İşte böyle biryerlerde… |
Tarihin cilvesidir diyelim geçelim.…
Küresel sermaye patronları kendi ulusal sınırlarını daha yıllar öncesinde aşıp bizim buralara kadar inmiş bir kere.
“Çık git” kardeşim desen; “Bak birader, bu âlemde para konuşur, bastır parasını çıkayım” diyor da başka bir şey demiyor.
“İyi ama sömürünün bu kadarı da olmaz” diye düşünüp ille de bir şeyler yapman gerektiğinde ne olacak?…
Lafı gevelemeden söyleyelim.
Önünde esas itibariyle iki seçenek var:
Ya aynen onun dediği gibi bir yerlerden bulup buluşturup parasını ödeyecek ve adamı “güzellikle” dehleyeceksin…
Ya da “öbürkü yol”. |
08.03.2013 |
02.03.2013 |
Cahit Kayra.
1917 doğumlu.
Üç yıllık maliye müfettiş muavinliğinin ardından 1941’de maliye müfettişi olmuş, 1942 ortalarında hazırlanan ve yürürlüğe giren Varlık Vergisi uygulamalarını düzenleyen bakanlığın üst kurulunda yardımcı olarak yer almış bir isim. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan ve Varlık Vergisi çalışmalarına katılmış en genç müfettiş olan Cahit Kayra tarafından kaleme alınan “Savaş Türkiye ve Varlık Vergisi” adlı kitap geçtiğimiz günlerde 3. baskısını yaptı. |
‘Çalışma Mükellefiyeti’ de, ‘Varlık Vergisi’ gibi tarihimizin büyük tartışma yaratan konularından biri. Ama bu tartışmaları yaparken, içinde yer aldıkları büyük çerçeveyi, dönemin sosyal, ekonomik şartlarını anımsamadan olmaz. Mükellefiyet, ilk önce Osmanlı döneminde 1865’te başlatılmış ve 1880’e kadar uygulanmıştı. Bahriye Nezareti’ne bağlanan Zonguldak madenlerinin başına getirilen Dilaver Paşa, hazırlattığı nizamnamede 12 gün aralıklarla nöbetleşe çalışacak yöre insanlarının çalışma şartlarını düzenletmişti. Sanırım, o da uygulamayı emperyalist İngiltere’den öğrenmişti.
1940’lardaki, mükellefiyet de ikinci uygulama olacaktı. “Milli Şef” İnönü,ülkeyi savaşa sokmamak için çabalarken erkek nüfusun önemli bir kısmı silah altına, hem de 4 yıllığına, alınıyor, ama bir yandan da ekonomik çarkın dönmesi gerekiyordu. |
02.03.2013 |
27.02.2013 |
Geçen haftanın üzerinde en çok durulan konularından biri de “uzay”savaşlarıydı. Bu savaşlar, gezegenler arasında, “warp” motorlu uzay gemileriyle değil, internetin “sanal uzayında”, ülkeler arasında bilgisayarlarla yapılıyor. Tartışma o kadar yoğun ki, Financial Times başyazılarından birinde ele alıyor; Brzezinski bir yorumunda, bu savaşların kurallarını saptayacak uluslararası anlaşmaların gerektiğini savunuyor. The New York Times’ın aktardığına göre “Washington’da konuya ilişkin konferanslar birbirini izliyor”. |
Tiyatro Kumpanya’nın ikinci oyunu “Hasretinden Prangalar Eskittim” sizi Ahmed Arif’inhayatında bir yolculuğa çıkarıyor, mücadelesinde, şiirlerinde, aşklarında... Derin bir araştırmanınsonucu hazırlanmış oyun, bir belgesel tadında. Bırakalım, gerisini oyunun yönetmeni ve oyuncusu Kemal Kocatürk anlatsın... |
27.02.2013 |
17.02.2013 |
nsan hakları ve özgürlükleri izleme kuruluşu Freedom House'un yıllık raporunda, ülkeler en özgür olandan en az özgür olana, 1'den 7'ye doğru rakamlarla notlandırıldı. Buna göre, Türkiye'nin notu hem siyasi haklar, hem sivil özgürlükler alanında, geçen yıllardaki gibi 3 oldu. Raporda Türkiye'ye, ''kısmen özgür'' ülkeler kategorisinde yer verildi.
Raporda Türkiye hakkındaki değerlendirmede, ''Türkiye'nin bu yılki notunda değişiklik olmamasına rağmen, siyasi tutuklamalar ve basın özgürlüğüne yönelik baskılardan dolayı özellikle kaygı duyulan bir ülke olarak tanımlandığı'' belirtildi. Raporda Türkiye'den, ''otoriter eğilimlerim yüzeye çıktığı bir ülke'' olarak bahsedildi. |
|
17.01.2013 |
10.01.2013 |
10 Ocak Gazeteciler Günü için bir önerim var:
O gün gazeteciliği Silivri’de yapın!
Yıllardır değişmeyen başlıca
gündem maddelerinden biri olan Silivri yargılamalarının nasıl seyrettiğini yerinde görün.
Bu çağrım tüm Türkiye’deki gazetecileredir.
Bir kez olsun Silivri Cezaevi sınırları içindeki duruşma salonuna gelin.
Bir kez olsun tutuklu yargılananları 8-10 metre uzaktan da olsa dinleyin.
Gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır. Türkiye’nin kaderiyle doğrudan ilgili Silivri yargılamalarına bir kez olsun tanıklık edin. |
Önceki gün haber, iletişim ağlarına düştüğünde önce inanamadık. 21. yüzyılda, “ileri demokrasi” diye tanımlanan ülkemizde İzmir İl Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı beş kişilik bir komisyon toplanıyor, Steinbeck’in“Fareler ve İnsanlar” kitabını (Sel Yayıncılık) inceliyor ve “eğitime uygun olmadığı” raporunu veriyor. İşin en acısı komisyonda iki de edebiyat öğretmeni var. Dünkü kültür sayfamızda ayrıntıları, tepkileri okudunuz, tekrarlamayacağım.
Hangi rezillikten başlasam ki! Bu nasıl bir kafa yapısıdır, nasıl hastalıklı bir görüştür ki, bir eserin tümünden iki sayfayı ayırabilip, eserin tümünü yok sayıp, o iki sayfa üzerine hüküm bildirilir... Yunus Emre’den “Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen onları / Bana seni gerek seni” dizesini yasaklayan zihniyet, Steinbeck’ten haydi haydi 2 sayfayı atmayı düşünebilir! |
08.01.2013 |
04.01.2013 |
1 ... 9 10 11 12 13 14 15 16 17 ... 41 |
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün GÜNLÜĞÜNDEN
Tarihte bugün Atamızın faaliyetleri için ve merak ettiğiniz her gün için lütfen tıklayınız.
Atatürk takvimi, portre ve slaytları için lütfen tıklayınız.